Mevlana Türbesi (Müzesi) – Hakkında Detaylı Bilgi 2023
Mevlana Türbesi ile ilgili edindiğim bilgileri ve gördüklerimi paylaşmadan önce şunu belirtmeliyim ki manevi huzuru ve insan olmanın asıl gayesini öğrendiğiniz bir ziyaret mekanı burası. Dünyevi arzuların ve isteklerin bir kenara bırakılıp iç huzuru damarlarınıza kadar hissedeceğiniz ”Mevlana Türbesi” ziyaretiniz emin olun size pek çok şey katacak. Özelliklede türbenin içerisinde bulunan mezarların ve eserlerin yanı sıra Mevlana Celaleddin Rumi‘nin hayatı ile ilgili edineceğiniz bilgiler inanın insanı çok fazla etkiliyor. Gelin şimdi hep beraber hakikatin birliğini aşkla inşa etmek isteyen Hz. Mevlana ve Mevlana Türbesini tanıyalım.
Bu güzel mekanı ziyaret ettikten sonra Konya’da bulunan tarihi 5000 yıl öncesine dayanan Sille Köyü‘nü de gezmenizi tavsiye ederim. Sille köyü ile ilgili detaylı bilgileri yazıyı tıklayarak edinebilirsiniz.
İçindekiler
Mevlana Türbesi (Müzesi) – Konya
”NE OLURSAN OL YİNE GEL”
Anlamı oldukça derin olan sözleri duymayanımız yoktur. Konya denilince ilk akla gelen Hz. Mevlana, Mevlana denilince de kulaklarımızın aşina olduğu ve mutlaka bir yerlerden duyduğumuz bu anlamlı sözler gelir aklımıza. ”Ne Olursan Ol Yine Gel ” sözleriyle, haramdan dön gel, yanlıştan dön gel, bin kere harama düşmüş ve tövbeni bozmuş olsan da gel, ne olursan nerede olursan ol yine gel der Mevlana.
Her din, dil ve ırktan insana gel çağrısında bulunarak farklılıkları ortadan kaldıran bir mutasavvıf olan gönül dostu, ”Bizim dergahımız ümitsizlik dergahı değildir” diyerek herkese kucak açar. Hz. Mevlana hoş görünün ve alçak gönüllülüğün simgesidir.
MEVLANA’NIN YEDİ ÖĞÜDÜ
Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.
Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.
Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.
Hoşgörülükte deniz gibi ol.
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.
Hz. Mevlana’nın Hayatı
Hz. Mevlana 30 Eylül 1207 yılında Horosan’ın Belh şehrinde dünyaya gelir. Asıl Adı Muhammed Celaleddin olan Mevlana Hazretleri’nin babası Sultan-ül Ulema (alimlerin sultanı) olarak bilinen Bahaeddin Veled, annesi ise Belh Emiri’nin kızı Mümine Hatun‘dur.
Hz. Mevlana 4-5 yaşlarında iken Belh şehrine yapılan Moğol istilalarından dolayı ailesi göç etme kararı alır. Bunun üzerine anne, babası ve aile yakınları ile birlikte yola koyularak Mekke, Medine’ye uğrayıp hac görevlerini yerine getirirler. Babası Bahaeddin Veled bize Anadolu toprakları işaret edildi der ve Anadolu’ya doğru yola koyulurlar. Yol üzerinde bir çok şehirde konakladıktan sonra 1222 yılında Karaman’a gelirler ve tam 7 sene boyunca kalırlar. Bu kaldıkları dönemde annesi Mümine hanım vefat eder. Kabri Karaman’a defnedilir.
Hz. Mevlana’nın Evliliği
1225 yılında Şerefeddin Lala’nın kızı Gevher Hatun ile dünya evine giren Hz. Mevlana’nın bu evlilikten Sultan Veled ve Alâeddin Çelebi adında iki oğlu olur. Yıllar sonra vefat eden Gevher Hatun ardından Kerra adında dul bir hanımla evlenir. Kerra Hatun’un bir çocuğu vardır. Bu evlilikten de Muzaffereddin, Emir Âlim Çelebi ve Melike Hatun isminde üç çocuğu dünyaya gelir.
Hz. Mevlana’nın Konya’ya Gelişi
O dönem Konya, Selçuklu Devleti’nin başkentidir ve 211 yıl boyunca da başkent olarak kalır. Selçuklu devletinin başında Sultan Alaeddin Keykubat vardır. Hz. Mevlana ve ailesini Konya’ya davet eder. Bu daveti geri çevirmezler ve 3 mayıs 1229 yılında Konya’ya gelirler.
Sultan Alaeddin Keykubat için bu aile oldukça değerlidir. O yüzden Saray’ın gül bahçesini hediye eder. Şu anki Mevlana Türbesi’nin bulunduğu alan o zamanlar Saray’ın gül bahçesidir. Hediye edilen bahçe o günden sonra tüm Mevlevi dergahlarının merkezi olur. Mevlana Türbesi’nin yanında olan Selçuklu dönemi eserlerinden İplikci Cami‘ni medrese, ilim irfan merkezi olarak kullanırlar. Vaazlarını ve sohbetlerini burada verirler.
12 Ocak 1231 yılında Hz. Mevlana’nın babası Sultanü’l Ulema Bahaeddin Veled vefat eder. Kabri gül bahçesinin içerisine defnedilir ve buraya defnedilen ilk mezardır. Dönemin ileri gelenleri Hz. Mevlana’ya kabrin üzerine bir kubbe yaptırmak istediklerini söylerler. Fakat Hz. Mevlana ”Gök kubbeden daha güzel bir kubbemi vardır?” diyerek teklifi reddeder.
Kubbe-i Hadra ( Yeşil Kubbe)
Hakikatin birliğini aşkla inşa eden Hz. Mevlana 17 Aralık 1273 yılında çok sevdiği rabbine kavuşur. Vefatının ardından babasının baş ucuna defnedilir. Sevenlerinin istekleri üzerine oğlu Sultan Veled, Hz. Mevlana’nın mezarının üzerine kubbe yaptırılmasına izin verir. Aradan geçen 1 yılın sonunda ”Kubbe’i Hadra” yeşil kubbe inşa edilir. Kubbenin etrafında oldukça gösterişli olan çini işlemelerinde Ayetel Kürsi yazılıdır. Kubbenin tepesinde ters hilal içerisinde bir Mevlevi şapkası vardır. Burasının bir Mevlevi Dergahı olduğunun göstergesidir. Bu kubbenin yapımından sonra Mevlana Türbesi’nin bulunduğu alandaki yapılar zamanla tek tek eklenerek şu anki gördüğümüz alan, odalar ve bölümler oluşmuş.
Mevlevi Dergahı ve türbesi, 1926 yılında ”Konya Asar-ı Atike Müzesi” adı ile müze olarak hizmete açılmış. 1954 yılında da adı ”Mevlana Müzesi” olarak değiştirilmiş. Türbe, Konya’nın merkez Karatay ilçesinde bulunuyor.
Mevlana Türbesi Giriş Kapıları – Huzura Açılan Kapılar
Mevlana Türbesine gidilen avluda 4 tane kapı bulunuyor.
- Çelebiyan Kapısı: Çelebilerin ikamet ettikleri mahallelere açılan kapıdır ve sadece çelebiler tarafından kullanılır. Kapı’nın üzerinde Sultan II. Mahmud’un tuğrası yer alıyor.
- Küstahan Kapısı: Gül bahçesine açılan kapıdır. Küskünler kapısı olarak bilinen kapı dergah’a kabul edilmeyenlerin çıkarıldığı kapıdır.
- Dervişhan Kapısı ( Cümle Kapısı) : Dergahın ana giriş kapısıdır. Mevlevi dervişlerinin kullandığı kapıdır.
- Hamuşan Kapısı: Suskunlar kapısıdır. Üçler mezarlığına bakar. II. Mahmud tarafından yaptırılmıştır.
Ruhlar Bahçesi adı verilen dergahın avlusuna girdiğinizde karşınıza Selsebil Çeşmesi ve Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan Selim döneminde yapılan bir şadırvan çıkıyor. Selsebil Çeşmesi’nin üzerindeki farklı işlemelere sahip olan şapka bölümü bir Roma lahidin’e ait. Mutfağın hemen önünde Aslan ağızlı bir mermer oluktan su akan Şeb-i Arus çeşmesi yer alıyor. ”Benim ölüm günüm düğün gecemdir” diyen Hz Mevlana’nın ölüm yıldönümü törenleri burada yapılır. Bahçede Mevlevilere ve neyzenlere ait mezarlar bulunuyor.
Mevlana Türbesi’nin İçi
Tilavet Odası
Tilavet, Kuran-ı Kerim’i sesli ve makamına uygun bir şekilde okumaya denir. Müze, dergah olduğu dönemlerde avlunun karşısında bulunan bu odada kesintisiz bir şekilde Kuran-ı Kerim okunduğu için Tilavet Odası adı verilmiş. Daha sonraları da oda eski eserlerin sergilendiği bir müzeye dönüştürülmüş. Mevlana Türbesi içindeki bu bölümde hat yazıları sergileniyor ve oda da oldukça önemli eserler yer alıyor.
Peygamber efendimizin Hile-i Şerifi’nin bulunduğu levhada Kalem Suresi işlenmiş. Yeser-i Zade’nin söylediği sözlerin işlendiği diğer bir levhada da ”Burası aşıkların Kabe’si oldu. Buraya eksik gelen tamamlanmış olarak gider” yazılıdır. Yukarıdaki resimde görmüş olduğunuz ıhlamur ağacından işlenerek yapılan Kabe resmi de oldukça dikkat çekiyor.
Huzur-i Pir – Mezar Odası
Bu oda da Hz. Mevlana’nın, ailesinin, mevlevi büyüklerinin ve Horosan Erleri‘nin mezarları bulunuyor. Metal parmaklıklarla ayrılan bölüm Huzur-i Pir odasının en önemli bölümüdür. ”Kutupların Kubbeleri” denilen bu oda da Mevlana’nın babası Bahaeddin Veled, eşi Kerra hatun, kızı Melike Hatun, soyundan gelenler ve Mevlevilikte hizmet görmüş velilerin kabirleri bulunuyor.
Huzur-i Pir odasında bulunan çift başlıklı sanduka sizi biraz şaşırtabilir. Babası Bahaeddin Veled’in başucuna defnedilen Hz. Mevlana’nın hemen yanında büyük oğlu Sultan Veled’in mezarı bulunuyor. Bu yüzdende baş kısmında çift başlık bulunuyor. Üzerinde bulunan mermerden sanduka Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılmış. Onunda üzerinde II. Abdülhamit tarafından hediye edilmiş puşide ismi verilen örtü bulunuyor. Gül ve lale motiflerinin bulunduğu örtüde Ayetel Kürsi, Fatiha Suresi ve bazı ayetler yazılıdır.
Mevlana Türbesi’nin Sırrı
Yıllardır halk arasında söylenen bazı söylentilerde Hz. Mevlana defnedilirken babasının mezarının oğluna olan saygısından dolayı ayağa kalktığı sözü dolanır durur. 25 yıl Mevlana Müzesi’nde müdürlük yaptıktan sonra emekli olan Erdoğan Erol, bütün bu söylentilerin doğru olmadığını belirtir. Kulaktan kulağa söylenerek çoğalan söylentinin aslına gelecek olursak;
Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev, Hz. Mevlana’nın vefatının ardından mezarının üzerine konulması için ceviz ağacından yapılmış bir sanduka yaptırır. Yalnız normal sanduka ölçülerinden bir hayli büyük ölçülere sahiptir. Hz. Mevlana’nın oğlu Sultan Veled vefat edince babasının yanına defnedilir. İki mezarın başında tek sanduka olamayacağı için dönemin padişahı Kanuni Sultan Süleyman, Mevlana’nın üzerindeki sandukayı kaldırtarak, babasının mezarının üzerine koydurur. Hz. Mevlana ve oğlu içinde yeni birer sanduka yaptırır. Bahaeddin Veled’in Horosan Çamurundan yapılmış olan sandukasının üzerine başka bir sanduka daha eklenince oldukça yüksek bir hale gelmiş. Bu yüzden de bu tür söylentiler ortaya çıkmış.
Sema Odası
Huzur_i Pir odasından geçilerek Semahane’nin olduğu alana çıkılıyor. II. Abdülhamit tarafından inşa edilen bölüm sema yapılan alandır. 2 kat dan oluşuyor. Üst kat hanımların sema gösterilerini izlemeleri ve mesnevi sohbetlerini dinlemeleri için ayrılmış. Alt kat ise müzik aletleri çalanlar ve semazenler için ayrılmış. Müzeye dönüştürüldükten sonra alt kat da Peygamber efendimizin sakalı şerifi, Hz. Mevlana yakınlarına ait değerli eşyalar, yazma eserler, müzik aletleri gibi o döneme ait pek çok değerli eşya sergileniyor.
Beş Büyük Eser
Hz. Mevlana’nın kıyafetlerinin de sergilendiği alanda kendisine ait beş değerli eser bulunuyor. Fikirleri, düşünceleri ve bütün şiirlerinin toplandığı Divan-ı Kebir kitabı içlerinden en büyüğüdür. Özellikle eserler içerisinden yaprakları siyah renk olan Kuran-ı Kerim mutlaka dikkatinizi çekecektir. 19.yy ait altın yaldızlarla işlenmiş olan Kuran-ı Kerim karanlıkta ve ay ışığında rahatlıkla okunabilme özelliğine sahip.
Sema Nedir? Nasıl Yapılır?
Sema sembolik olarak kainatın oluşumunu, insanın alemde dirilişini, kul olduğunu idrak edip Rabbine teslimiyetini simgeler. Hz. Mevlana hayattaki her şeyin bir döngü içerisinde olduğunu, Dünyanın kendi etrafında dönmesini, Güneşin Dünya etrafında dönmesini, gezegenlerin kendileri etrafında dönmelerini ve kainattaki canlı cansız tüm varlıkların dönerek Allah’ı zikrettiklerini düşünür.
Bir gün Hz. Mevlana, Selahaddin Zerkubi’nin sarraf dükkanının önünden geçerken çırakların altınları dövme sesleri ile aşka gelir ve Allah, Allah diyerek dönmeye başlar. İlerlemiş yaşına rağmen Selahaddin Zerkubi de eşlik ederek döner ve çıraklarına altınları dövmeye devam etmelerini söyler. Ziyan olmaları önemli değil yeter ki Mevlana Hazretleri aşk ile dönsün der.
Günümüzde semazenler Hz. Mevlana’nın bu dönüşünü devam ettirirler. Sema törenleri Mevlevi müziği ile yapılır. Sema’nın yapıldığı alanın yuvarlak olması Dünya’ya, Postnişin Güneşe, semazen başı Ay’a ve semazenler de Gezegenlere benzetilir. Böylelikle Sema’nın Güneş’i sembolize ettiği düşünülür.
Semazenler dönerken sağ elleri yukarıya semaya açık, sol elleri ise yere doğru bakar. Bunun nedenini ise Hz. Mevlana şöyle açıklar. ”Bizler birer aracıyız. Hak’tan alır, halka veririz” der. Semazenin elbisesi kefeni, başındaki şapkası mezar taşını ve üzerindeki siyah hırka ise mezarı simgeler. Sema sırasında dönüşlerde sol ayak sabit olup sadece sağ ayağın yaptığı çark ile dönülür. Semayı yapan kişi bütün dünyevi isteklerini, nefsini ve arzularını bir kenara koyarak döner. Tek amacı Rabbine kavuşmaktır.
Mutfak Bölümü
Dergahın yemeklerinin piştiği bu bölümde sadece yemek değil insanda pişer ve olgunlaşırmış. Büyük kazanlarda pişirilen yemekler gelen misafirlere ikram edilerek en iyi şekilde ağırlanmaya çalışılırmış. Odanın bir bölümünde semazenler ve yer sofrasında yemek yiyen dervişleri görürsünüz. Ateşbaz Veli yemekhanenin baş aşçısıdır ve türbesi bulunuyor. Meram SSK hastanesinin arkasında bulunan türbe Dünya’da ilk defa bir aşçıya yapılmış türbedir. Bu bölümde suyun olması ve suyu ısıtacak yerin bulunmasından dolayı gasilhane olarak da kullanılmış.
Nevniyaz Makamı
Bu bölüm Mevleviliğe yeni girmek isteyenler için ayrılmış küçük bir alan. Saka postu serili olan alanda kabul edilmeyi bekleyen kişi dizlerinin üzerinde üç gün boyunca bekletilir. Sabırla bekleyip ibadetini yerine getirir ve Mevleviliğe layık olduğu kanaat edilirse aşağıda bulunan ayakkabısı içe doğru çevriliyor. Bu Mevleviliğe kabul edildiğini gösterir. Kabul edilmeyenlerin ayakkabıları da ters çevrilir ve Küstehan yani Küsmüşler Kapısından çıkarılır.
Mevlana Türbesi Nerede?
Mevlana Türbesi’ne Nasıl Gidilir?
Özel Araçla; Konya şehir merkezine geldiğiniz zaman burada bulunan Mevlana Türbesi tabelalarını takip ederek kolaylıkla ulaşabilirsiniz.
Otogardan Ulaşım; Otogara 100 metre mesafede bulunan çarşı yönüne giden tramvaya binerek, Alaeddin Durağında inin. Şehir merkezinde bulunan duraktan yaklaşık 5 dakikalık kısa bir yürüyüşün ardından Mevlana Türbesine ulaşırsınız.
Dolmuşla ulaşım; Otogarın önünden geçen, çarşı yönüne doğru giden dolmuşlara bindiğinizde sizi Mevlana Türbesinin çok yakın bir mesafesine kadar götürür.
Havalimanı ile ulaşım; Havalimanından kalkan Havaş otobüslerine bindiğinizde sizi Alaeddin Durağına götürür. Burada inerek kısa bir yürüyüşün ardından türbeye ulaşabilirsiniz.
Mevlana Türbesi Ziyaret Saatleri 2023
YAZ DÖNEMİ | KIŞ DÖNEMİ |
1 Nisan – 1 Kasım | 1 Kasım – 1 Nisan |
Açılış Saati: 09.00 | Açılış Saati: 10:00 |
Kapanış Saati: 19.00 | Kapanış Saati: 16:30 |
Mevlana Türbesi Ziyaret Günleri 2023
Türbe ve Müze bölümü her gün açık.
İletişim: (0332) 351 12 15
Mevlana Türbesi Giriş Ücreti 2023
2014 yılında Mevlana’yı anma etkinliklerinde alınan karar ile Mevlana Müzesi’ne girişler ücretsiz yapılmıştır.
Mevlana Türbesi (Müzesi) İletişim & Adres Bilgileri
Adres: Aziziye Mahallesi Müze Alanı Caddesi No:1
E-mail:mevlanamüzesi@konyakultur.gov.tr
Tel 1: 03323511215
Tel 2: 03323511140
Küçük Bir Tavsiye
Mevlana Türbesi, Konya’nın ziyaret edilecek en önemli ve maneviyatı yüksek yeri diyebilirim. Bir çok defa türbeyi ziyaret etme fırsatı bulmama rağmen emin olun insan o manevi huzura doyamıyor ve bir daha gitmek istiyor. Siz siz olun Konya’ya gelmişken yaşamını ”Hamdım, piştim, yandım” sözleriyle özetleyen Allah dostunun mekanını es geçmeyin. Hatta sırf Hz. Mevlana’nın türbesini ziyaret etmek için bile Konya gezisi planlayabilirsiniz. Sizlere Mevlana Hazretlerinin güzel bir öğüdüyle veda etmek istiyorum.
Hayat bir nefestir,
ALDIĞIN KADAR…
Hayat bir kafestir,
KALDIĞIN KADAR…
Hayat bir hevestir,
DALDIĞIN KADAR…