Kategori arşivi: TÜRKİYE

Selimiye Camii | Nerede, Nasıl Gidilir? Tarihi ve Özellikleri 2023

Selimiye Camii, Osmanlı mimari yapıları arasında en göze çarpan tarihi yapılar arasında yer alıyor. Mimar Sinan’ın ”ustalık eserim” diye bahsettiği bu harika yapı ile ilgili Selimiye Cami Nerede? Selimiye Cami Tarihi, Selimiye Camii Özellikleri, Hikayesi, Nasıl Gidilir? Adres ve Selimiye Camii hakkında detaylı bilgilere yazımın içeriğinde yer verdim. İyi Okumalar!

İstanbul’da tarihi eserlerin minyatürlerinin sergilendiği açık hava müzesi MİNİATÜRK de Selimiye Camii’nin minyatürü de yer almaktadır. Miniatürk hakkında bilgi sahibi olmak için yukarıda bulunan linki tıklamanız yeterli olacaktır.

Selimiye Camii Hakkında Bilgi

İstanbul’dan önce Osmanlı İmparatorluğuna başkent olmuş Marmara’nın gözde şehirlerinden Edirne, Selimiye Camii gibi harika bir tarihi yapıya ev sahipliği yapıyor. Cami Osmanlı padişahı II. Selim tarafından dünya tarihinin ünlü mimarlarından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. 90 yaşında yaptığı cami için ”ustalık eserim” diye bahseden Mimar Sinan’ın yaptığı en görkemli cami olmasının yanı sıra Osmanlı mimarisi için en önemli eserlerden biridir. 2011 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dahil edilen cami hem görkemi hem de verdiği manevi huzur sebebiyle binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor.

Selimiye Camii

Mimar Sinan yaptığı her bir eserde farklı teknikler kullanmış. Eserlerinde yapılan incelemelerde özellikle depreme karşı dayanıklılık üst safhada. Yapılarda kullandığı özel harç sayesinde deprem dalgaları emilerek etkisiz hale geliyor. Yer seçiminde de bir hayli titiz çalışarak temelin zemine tam oturmasını sağlamak için uzun yıllar yapının inşasına başlanılmamış. Hatta Süleymaniye Caminin yapımında 6 yıl temelin yerine oturması beklenilmiş. Eserlerinde kullandığı renklerin bile bir özelliği bulunuyor. Hiç bir şeyin tesadüfi olarak uygulanmadığı yapılarda ebced hesabı uygulanmış. İlmi zekası ve dini bilgisi birleşince mükemmel eserler ortaya çıkmış.

Selimiye Camii Tarihi

Cami kapısında bulunan kitabe bize cami tarihi hakkında bazı detaylar veriyor. Kitabeye göre caminin yapımına 1568 yılında başlanmış ve inşasında 15 bin kişi çalışmış. Tam 7 yıl süren çalışmalar devam ederken II. Selim cami tamamlanamadan vefat etmiş. 27 Kasım 1574 Cuma günü açılması planlanan cami II. Selim’in vefatından dolayı 14 Mart 1575’te ibadete açılmış.

Selimiye Cami İçi

Selimiye Cami Özellikleri

Bu eşsiz yapıdaki camiyi diğer camilerden ayıran en önemli özellik minarelerinin daha önce hiçbir cami yapımında kullanılmayan bir teknikle yapılmış olması. Minarelerin her biri üç şerefeli ve bu şerefelere üç ayrı yoldan çıkılıyor. Bu yollar birbiri ile kesişmiyor ve bu yolları kullananlar birbirlerini görmüyorlar. Minareler olabilecek en ince şekilde tasarlanmış. Kubbesi 42,30 metre yüksekliği ve 31,30 metre çapında, minareleri ise 3.80 metre çapında ve 70.89 metre yüksekliğindedir. Ayrıca Kubbe 8 sütundan oluşuyor ve kubbenin ağırlığı yaklaşık olarak 2.000 tondur. Bu özellikleri ile bize dönemin en muhteşem eseri olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Osmanlı döneminin en önemli mimarı, Mimar Sinan tarafından yapılan bu görkemli yapı 2475 metre bir alan üzerinde inşa edilmiş.

Caminin diğer bir özelliği de Edirne’nin her neresinde olursanız olun Camiyi görebiliyor olmanız. Öyle güzel bir yere konumlandırılmış ki bu harika yapıyı Edirne’nin her bir köşesinden büyük bir keyifle seyredebiliyorsunuz. Caminin yapıldığı yer tesadüf değil büyük bir özenle seçilmiş.

Selimiye Camii İçi

Cami İçinde Minberin bulunduğu alan

Caminin o büyülü atmosferini içine girince iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Dış görünümü ile zaten başlı başına eşsiz bir yapı ama içine girdiğinizde de gördükleriniz karşısında etkilenmemek elde değil. Aynı anda 6.000 kişinin ibadet edebileceği genişlikteki iç mekanı süsleyen dev boyuttaki kubbeler. Her bir köşesi ayrı işçilikle bezenmiş duvarlar, minberler ve mihrap. Caminin genelinde kullanılan mermer işçiliği, çini ve hat sanatı süslemeleri ile adeta görsel bir şölen oluşturulmuş. Çiniler, dönemin en önemli çini üretim merkezi olan İznik’ten getirtilmiş. Fakat bu nadide eserler 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşında, Rus general Mihail Skobelev tarafından sökülerek Moskova’ya götürülmüş. Cami içerisinde 101 adet farklı lale motifi bulunuyor.

Cami tavanını süsleyen çini işlemeleri

Selimiye Camii Hikayesi

Cami içerisinde oldukça fazla lale motifi var fakat müezzin mahfilinin mermer ayaklarından birinin altında bulunan ters lale bir hayli dikkat çekiyor. Bir rivayete göre caminin yapılacağı arsa bir zamanlar lale bahçesiymiş. Sahibi arsasını başlarda vermek istememiş. Daha sonra bu kararından vazgeçmiş ve tek şart olarak cami içine lale motifi yapılmasını istemiş. Bunun üzerine Mimar Sinan da ters lale motifini kabartma olarak işletmiş. Lalenin bahçeyi, ters olmasının da sahibinin tersliğini ve aksiliğini simgelediği düşünülüyor.

Cami avlusunda bulunan şadırvan

Selimiye Camii Avlusu

Bu tarihi dini yapının içi kadar avlusunda da Osmanlı mimarisinin güzel örneklerini görmek mümkün. Avluya batı kapısından girildiği zaman beyaz mermerden yapılmış çatısız ve çanak şeklinde onaltıgen şadırvan dikkat çekiyor. Her bir köşesinde farklı bir özellik bulunan cami aynı zamanda bir külliyenin merkezini oluşturuyor. Avlusunda Darül Sıbyan, Darül Kurra, Darül Hadis medreseleri ile Muvakkithane ve Kütüphane yer alıyor. Mimar Sinan tarafından camiye gelir sağlamak ve cami platformunu istinat duvarıyla desteklemek amacıyla caminin batı kenarını boydan boya kaplayan ”Arasta” yani tek sıra dükkanlar bulunuyor.

Selimiye Cami Avlusu

Selimiye Camii Sırları

2021 yılı içinde restorasyon çalışmalarına başlanılacak eşsiz güzellikteki cami de çözülmeyi bekleyen pek çok sır var. Bunlardan biride caminin avlu duvarının köşesindeki Roma döneminden kalma tapınak sütununun olması. Araştırmalarda 1800 yıllık bir tapınak sütunu olduğu anlaşılmış. Caminin bulunduğu alan Roma döneminin en önemli kutsal mekanıymış. Hal böyle olunca da sütunun başında bulunan kartal tasvirlerinden Zeus tapınağından kalan sütun olduğu ortaya çıkmış. Mimar Sinan’ın da tarihe olan saygısından dolayı bu sütunu koruduğu düşünülüyor. Bütün görkemiyle Mimar Sinan’ın ne denli büyük bir usta olduğunun kanıtı olan Selimiye Cami’nin Türkiye’de mutlaka ziyaret edilmesi gereken camiler den biri. Sizde bu eşsiz mimariyi görmek ve manevi havayı solumak istiyorsanız Selimiye Cami bütün heybetiyle sizi bekliyor. İyi Gezmeler!

Sık Sorulan Sorular ve Cevapları

Selimiye Nerede?

Edirne

Selimiye Cami’yi Kim Yapmıştır?

Mimar Sinan

Selimiye Cami Kaç Yılında Yapıldı?

14 Mart 1575

Selimiye Cami Hangi Padişah Zamanında Yapıldı?

II. Selim

Selimiye Cami’nin Kaç Minaresi Vardır?

4 Minare

Çamlıca Camii | Nerede? Nasıl Gidilir? Mimari Özellikleri, Tarihi Hakkında Bilgi 2023

Çamlıca Camii, kalplerin ve ruhların birleşip Allah’a yöneldiği Türkiye’nin en büyük Camisi. 60 bin kişinin aynı anda ibadet edebileceği kapasiteye sahip eşsiz yapıt ile ilgili Çamlıca Camii Nerede? Çamlıca Camii Tarihi, Özellikleri, Mimari Yapısı, Çamlıca Camiye Nasıl Gidilir? hakkında pek çok detaylı bilgiye yazımın içeriğinde yer verdim. İyi Okumalar!

Çamlıca Camii Nerede?

İstanbul Üsküdar’da Çamlıca Tepesinde yer alan Camii, tüm heybetiyle göz dolduruyor. Üsküdar kıyılarından bu görkemli yapıyı rahatlıkla görmek mümkün. Camii konumu bakımından yüksek bir tepede bulunmasından dolayı, sadece Üsküdar’da değil, Beşiktaş, Beyoğlu ve Fatih gibi pek çok ilçeden de net bir şekilde camii görülebiliyor.

Çamlıca Camii Hakkında Bilgi

Anadolu yakasında yapılacak olan Caminin yeri Çamlıca Tepesi olarak belirlenir. İstanbul’un tarihi dokusuna uygun, geleneksel Osmanlı mimari çizgileri taşıyan ve İstanbul’un pek çok yerinden görülebilir bir cami olması hedeflenir. Bunun için ”Çamlıca Yeni Silüetinin Mimarını Arıyor” adlı bir yarışma düzenlenir. 62 projenin katıldığı yarışmada klasik Osmanlı Mimarisi özelliklerini yansıtan proje birinci seçilir. Arazinin yapısına uygun olarak kademeli bir cami projesi hazırlanır.

Camii avlusunda bulunan şadırvan

Çamlıca Camii Tarihi

Çamlıca Caminin yapımına 6 ağustos 2013 yılında başlanıldı. Temeli atıldıktan 33 ay sonra bir defalığına Kadir Gecesinde ibadete açıldı ve cami avlusunda toplanan 18 bin kişilik cemaatle ilk namaz kılındı. Yapım aşaması yaklaşık olarak 6 yıl sürdü. 2016 yılında tamamlanması planlanan cami istenilen tarihe yetişmeyince ibadete açıldı. Resmi olarak da 2019 da görkemli bir açılışla İslam aleminin hizmetine sunuldu.

Caminin açılışı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından gerçekleştirildi ve açıldıktan sonraki ilk namaz 2019 yılında Regaip Kandilinde büyük bir cemaatle kılındı.

Camiinin içi

Çamlıca Camii Özellikleri Ve Mimarisi

60 bin kapasiteli Caminin yapımında en yeni teknolojiler uygulandı. Yapım aşamasında su ve basınca dayanıklı bir beton kullanıldı. Bu beton sayesinde Caminin 100 yıl hiç eskimeden sağlam ve dayanıklı kalması sağandı. Büyük bir özen gösterilen çalışmalarda caminin kubbeleri, tarihi yapıların restorasyon çalışmalarında kullanılan ve üst seviyede dayanıklılığa sahip olan Horasan harcı ile sıvandı ve kurşunla kaplandı. Görünüm itibari ile geleneksel bir yapı olmasına rağmen en son teknolojiye sahip betonarme bir yapı. Doğal ünye taşıyla kaplanan dış kaplamanın üzerine su itici bir kimyasal uygulanarak yağmur sularının emilmesi engellendi.

Camide uygulanan ölçülerin her birinin ayrı bir sembolü ve anlamı bulunuyor. Ana kubbesinin yüksekliği 72 metre olan yapıda bu topraklarda yaşamış olan 72 millet temsil ediliyor. 34 metre olan kubbenin çapı ile İstanbul’un plakası vurgulanmış. Toplam 6 minaresi bulunuyor. 2 minaresi 90 m uzunluğunda. Cami bölümündeki 4 minarenin uzunluğu ise 1071 yılında Malazgirt Zaferi ile Anadolu’ya gelen Türklere ithafen 107.1 m uzunluğunda yapılmış.

Cami tavanını süsleyen Lafza -ı Celal işlemesi

Cami genelinde huzurun simgesi mavi ve turkuaz renkleri hakim. Ana kubbe yazısı ve işlemeleri tevhidi temsil ediyor. Kubbenin ortasında Allah’ın en kapsamlı ismi olan Lafza -ı Celal işlemesi yer alıyor. Etrafında 16 Türk devletine itafen yazılmış 16 Esma-ül Hüsna bulunuyor. Ana kubbeyi taşıyan 4 kubbede Fetih Suresinin tamamı muhteşem bir işçilikle işlenmiş.

Caminin dışarıdan ana avluya girişinde mermerden yapılmış dev boyutta büyük bir taç kapı bulunuyor. Kapının avlunun içine bakan bölümüne Kasas Suresi’nin 77. ayeti işlenmiş. Caminin içine girilen kapının üzerinde ise Al-i İmran Suresi’nin 132-136 ayetleri yer alıyor.

Caminin dev boyuttaki kapısı

Caminin ana kapısı ise kündekari işçilikle işlenmiş sedef kaplama muhteşem bir kapı. Dünya’nın en büyük ibadethane kapılarından biri olan bu kapı 2 kanatlı ve her bir kanadı 2.50 m genişliğinde. 6.5 metre yüksekliğinde olan bu devasa kapının 6 ton ağırlığında. Türk ahşap sanatının en güzel örneklerinin yansıtıldığı kapı heybeti ve görkemiyle göz dolduruyor.

Cami içerisine en az hoparlörle sesin cemaate net bir şekilde ulaşması için özel bir proje geliştirilmiş. Merkeze odaklı ana kubbeye açılan 220 delik sayesinde seslerin imam ve cemaate geri dönmemesi sağlanmış.

Aynı zamanda bir külliye olan caminin içerisinde 11 bin metre karelik alanı kaplayan Türk İslam Eserleri Müzesi, Yaklaşık olarak bin kişilik konferans salonu, 8 adet sanat atölyesi, kütüphane ve 3500 araçlık otoparkı bulunuyor. Cami zemininde 25 bin metre halı kullanıldı ve aynı anda 8 cenazenin namazı kılınabiliyor.

Çamlıca Camii Mimarı Kimdir? Kim Yapmıştır?

Çamlıca Cami, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın emri ile yapılmıştır. Çamlıca Camii mimarı Hacı Mehmet Güner’dir. Camide bulunan eşsiz işlemeler hattat Hasan Çelebi tarafından yapılmıştır.

Çamlıca Cami’ye Nasıl Gidilir? Yol Tarifi

Üsküdar’da bulunan Çamlıca Camiye nasıl gidilir? sorusuna verilecek bir çok seçenek mevcut.

*Toplu taşıma ile gelecekseniz,  Şişli lokasyonundan Çamlıca Camii istikametine doğru hareket eden 522 ve 14FD numaralı otobüsleri kullanarak 45 dakikada ,Dudullu, Ümraniye mevkiinden 522, Otobüs – UM12 hat numaralı otobüslerle yine 45 dakikada camiye ulaşabilirsiniz. Taksimden 15CA, Maltepe’den 222 ve 4F, Ataşehir’den 222 ve 14F numaraları hattı kullanarak Çamlıca Camiye kolaylıkla ulaşım sağlayabilirsiniz.

*Vapur ile gelmeyi düşünüyorsanız, öncelikle Üsküdar iskelesine gelmeniz gerekiyor. Buradan hareket eden 65 Üsküdar -Hasippaşa ve Kirazlıtepe minübüslerini kullanarak camiye ulaşabilirsiniz.

*Özel aracınızla gelmek isterseniz de Üsküdar merkezde sizi Çamlıca Camiye yönlendirecek tabelalar bulunuyor. Bunları takip ederek kısa sürede Camiye ulaşabilirsiniz.

Bu güzel camiyi ziyarete buralara kadar gelmişken Üsküdar’da Gezilecek Yerler yazıma göz atarak Üsküdar’da bulunan birbirinden önemli ve güzel yerler hakkında detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.

Beylerbeyi Sarayı | Nerede? Tarihi, 2023 Giriş Ücreti, Ziyaret Saatleri

Beylerbeyi Sarayı, İstanbul’un en görkemli yapılarından biridir. Anadolu yakasında Boğazın en güzel yerine konumlandırılmış yapı Üsküdar’da yer alıyor. Muhteşem manzarası ile adeta görsel şölen yaşatan saray İstanbul‘u gezmek için gelen ve tarihe düşkünlüğü olanların mutlaka listelerine eklemeleri gereken yerlerin başında geliyor. Beylerbeyi Sarayı Nerede, Nasıl Gidilir? Tarihi, 2022 Giriş Ücreti, Ziyaret Saati ve Beylerbeyi Sarayı hakkında detaylı bilgilere yazımın içeriğinde ulaşabilirsiniz.

Kız Kulesi, Çamlıca Tepesi, Beylerbeyi Sarayı, Validebağ Korusu ve Adile Sultan Kasrı, Selimiye Kışlası ve Florence Nightingale Müzesi, Mehmet Naci Aköz Uçurtma Müzesi, Ahmet Çeşmesi ve Şemsi Paşa Cami gibi pek çok eşsiz yapıya ev sahipliği yapan Üsküdar ile ilgili Üsküdar’da Gezilecek Yerler yazıma göz atmanızı tavsiye ederim.

Beylerbeyi Sarayı

Beylerbeyi Sarayı Tarihi

İstanbul’un en eski yerleşim yerlerinden biri olan Beylerbeyi Sarayı’nın bulunduğu yer konumu açısından tarihi bir alanda yer almaktadır. Bölge Bizans döneminde yerleşim yeri olarak kullanılmaya başlanılmış. Sarayın bulunduğu bölgede İstavroz Bahçeleri adıyla bilinen yeşil bir alan varmış. İmparator Constantin’in buraya diktirdiği dev haçtan dolayı bu isim verilmiş. Bazı kayıtlarda 17.yüzyıla kadar burada bir kilise ve ayazmanın bulunduğuna dair yazılar mevcut.

II. Selim’in kızı adına yaptırılan Gevher Sultan Sarayı, Osmanlı Dönemi’nde bölgeye yapılan ilk saray olmuş. Daha sonraları I. Ahmet tarafından Kasrı, Ferahabad Yalısı, Ferahfeza Kasrı yapılmış. Bölge padişahların has bahçeleri olarak kullanılmış. III. Mustafa burada bulunan bütün binaları yıktırıp araziyi halka satmış. Satılan arsaları II.Mahmud geri alarak buraya ahşap bir saray yaptırmış. Fakat 1851’de çıkan bir yangın sonucunda saray büyük ölçüde zarar görmüş. Bunun üzerine Sultan Abdulaziz, yanan sarayın yerine 1863-65 yılları arasında mevcut sarayı ve ek yapıları yaptırmış.

Beylerbeyi Sarayı’nın içi

Sarayın mimarı, Sarkis Balyan ve kardeşi Agop Balyan’dır. Özellikle konuk evi olarak kullanılan Saray’da pek çok yabancı devlet yöneticisi ağırlanmış. Sultan II. Abdülhamid tahttan indirildikten sonra 1918 yılında ölümüne kadar bu sarayda tutularak sadece bayram günlerinde ailesi ile görüşmesine izin verilmiş.

Beylerbeyi Sarayı Hakkında Bilgi

Geniş bir bodrum üzerine iki kat olarak tasarlanmış saray, 3000 m2 lik bir alana sahip. Dikdörtgen bir yapıya sahip olmasının yanı sıra üç girişi bulunuyor. Harem (kuzey bölümü) ve Mabeyn-i Hümayun (güney bölümü) dairelerinden oluşan sarayın içi de oldukça geniş. 6 büyük salonu ve 24 odası bulunuyor. Genel mimarisinde Türk evi özelliklerini yansıtan saray Doğu ve Batı sentezi harmanlanarak tasarlanmış.

Beylerbeyi Sarayı’nın içi

Beylerbeyi Sarayı’na girerken bilet gişesinin olduğu yerde sesli rehber uygulaması bulunuyor. Dilerseniz bu uygulamadan ücretsiz olarak faydalanabilirsiniz. Kimliğinizi bırakıyorsunuz ve size küçük cihazlar veriliyor. Sarayı gezerken bazı bölgelere numaralı tabelalar yerleştirilmiş. Bu bölgelere yaklaştığınızda cihaz otomatik olarak çalışmaya başlıyor ve bölümle ilgili sizi bilgilendiriyor. Bence çok güzel bir uygulama fakat herkes kendi telefonundan mobil uygulama üzerinden dinleyebilse daha iyi olurdu diye düşünüyorum.

Sarayın hem harem hem de selamlık kısmında 2 tane aslan bizi karşılıyor. Sarayın genelinde oldukça fazla aslan figürüne rastlamak mümkün. Osmanlı kültüründe valide sultanlar ve çocuk sahibi olan kadınlar evlatlarını aslanım diye severlermiş. Bu yüzden aslanlar padişah olmaya aday çocukları simgelermiş. Bunun yanında Sarayın bahçesini süsleyen pek çok farklı hayvan figürleri bulunuyor.

Beylerbeyi Sarayı’nın bahçesinde bulunan hayvan figürleri

Sarayın inşasında ve dış kaplamasında içerisinde deniz kabukları ve deniz böcekleri fosilleri bulunan Küfeki Taşı kullanılmış. Küfeki Taşı denizden çıkarılmış fosil taşlara verilen isim. Saray sahile sıfır konumda olmasından dolayı nem ve rutubet olma olasılığı bir hayli yüksek. Bu taşların kullanılma sebebi ise bu Küfenk Taşlarının küf ve neme karşı dayanıklı olması.

Saray zeminin tamamı hasırlarla kaplı. Bu hasırların önemli bir özelliği bulunuyor. Mısırda bulunan Nil Nehri kıyısındaki papürüs yapraklarının ezilerek hasır haline getirilmesiyle ortaya çıkmış. Papürüs yapraklarının nem çekici özelliği olduğundan dolayı saray zemininde kullanılmasının uygun olacağı düşünülmüş.

Sarayın İçi

Oldukça gösterişli olan sarayın zeminini dev boyuttaki halılar ve kilimler süslüyor. Göz alıcı güzellikteki kristal avizeler, Fransız saatleri ve porselen vazolar sarayın ihtişamına ihtişam katmış. Kapıların üzerinde şovalye kabartmaları bulunuyor. Fakat bu kabartmaların neden yapıldığına dair bir bilgi bulunamamış. Duvarlarda altın işçiliği, yazı ve sarayın tavanlarının genelinde deniz ve gemi konulu resimler göze çarpıyor. Sultan Abdülaziz döneminde yapılan bu resimler donanmaya verilen önemi gösteriyor.

Sarayın bazı bölümleri maalesef ziyarete kapalı. İçeride fotoğraf çekmeye izin verilmiyor. Benim gibi gizli kaçamak çekerseniz orası ayrı . Dışarı çıktığımızda çok güzel bir bahçe bizi karşılıyor. Bahçede 6-7 bölüm halinde bambu korulukları bulunuyor. Bu bambu ağaçlarının sıkça bulunma sebebi yine nem. Denize yakın yerlerde kurulan saray bahçelerinin nemden etkilenmemesi ve havasının kuru kalması için bahçelerine bambu ağaçları dikilirmiş. Bambu ağaçlarının nemi çekme özelliği bulunuyor.

Boğaz’a Açılan Kapı

Sarayın boğaza açılan 2 tane heybetli kapısı var. Üzerlerinde gösterişli işlemeleri bulunan kapıların hemen yanında bulunan İstanbul köprüsünün görüntüsü birleşince ortaya görsel bir şölen çıkıyor. Bahçede ayrıca İstanbul’un o eşsiz boğaz manzarasını seyrederken çayınızı kahvenizi yudumlayabileceğiniz büyük bir kafe bulunuyor. Bu arada bahçeye giriş ücretli. Müze Kartınız varsa ücretsiz girebilirsiniz.

Beylerbeyi Sarayı Nerede?

Beylerbeyi Sarayı Bahçesi

Beylerbeyi Sarayı’na Nasıl Gidilir? Yol Tarifi

Beylerbeyi Sarayı, İstanbul’un Anadolu yakasında birinci köprünün ayağında Üsküdar ile Çengelköy arasında Beylerbeyi semtinde bulunuyor.

YOL TARİFİ

Avrupa Yakasından Gelecekseniz

  •  Metrobüs istasyonunda Söğütlüçeşme yönüne hareket eden metrobüse binerek Boğaziçi Köprüsü durağında inin. Biraz yürüdükten sonra Beylerbeyi Sarayı’na ulaşabilirsiniz. Bu tarif ettiğim yol Avrupa yakasından gelecekler için en kısa yoldur.
  • Bakırköy,Sirkeci,Eminönü taraflarından gelecekseniz Marmaray‘a bindikten sonra Üsküdar istasyonunda inin. Vapur iskelesinden hareket eden 15, 15C, 15H, 15K, 15KÇ, 15M, 15P, 15R, 15S, 15U, 15Y, 15ŞN numaralı otobüslere binerek Beylerbeyi Sarayı durağında inin. Yürüyerek Saray’a ulaşabilirsiniz.
  • BağcılarGüngören taraflarından gelecekseniz Kabataş-Bağcılar tramvay hattıyla Zeytinburnu‘nda inerek Söğütlüçeşme yönüne giden metrobüse binin. Boğaziçi Köprüsü durağında inip yürüyerek Beylerbeyi Sarayı’na ulaşabilirsiniz.

Anadolu Yakasından Gelecekseniz

  • Kadıköy Rıhtım‘dan hareket eden 15F, 12H, 14M numaralı otobüslere binerek Beylerbeyi Sarayı durağında inin. Buradan kolaylıkla Beylerbeyi Sarayı’na ulaşabilirsiniz.
  • Üsküdar vapur iskelesinden hareket eden 15, 15C, 15H, 15K, 15KÇ, 15M, 15P, 15R, 15S, 15U, 15Y, 15ŞN numaralı otobüsler sizi Beylerbeyi Sarayı durağına kadar getirecektir. Buradan Saray’a ulaşabilirsiniz.
  • Ümraniye‘den gelecekseniz 522 numaralı otobüse binerek Boğaziçi Köprüsü durağında inin. Buradan deniz kıyısına doğru inen yolu takip ederek Saraya kolaylıkla ulaşabilirsiniz.
  • Kartal, Pendik, TuzlaMaltepe’den geliyorsanız Kadıköy-Kartal metrosuna binerek Ünalan istasyonunda inin. Buradan  Zincirlirkuyu, Avcılar istikametine giden metrobüslere binerek Boğaziçi Köprüsü durağında inin. Yürüyerek Saray’a ulaşabilirsiniz.

Beylerbeyi Sarayı Giriş Ücreti 2023

Yerli Ziyaretçi Bilet Fiyatı: 40 TL

Yabancı Ziyaretçi Bilet Fiyatı: 90 TL

İndirimli Bilet Fiyatı: 15 TL

Bahçe Bilet Fiyatı: 10 TL

Beylerbeyi Sarayı’nda Müze Kart geçerli. Gişeler dışında herhangi bir web sitesi veya uygulama üzerinden elektronik bilet satışı yapılmıyor.

Beylerbeyi Sarayı Ziyaret Saatleri 2023

Beylerbeyi Sarayı Pazartesi Günleri kapalı. Pazartesi günleri haricinde her gün 09:00 – 18:00 saatleri arasında ziyarete açık.

Beylerbeyi Sarayı İletişim ve Adres Bilgileri

Adres: Beylerbeyi, Beylerbeyi Kavşağı, 34676 Üsküdar/İstanbul

Telefon: (0216) 321 93 20

Dolmabahçe Sarayı | Nerede? Nasıl Gidilir? 2023 Giriş Ücreti, Ziyaret Saatleri

Dolmabahçe Sarayı, İstanbul’un en görkemli yapıları arasında yer alıyor.  İstanbul Boğazı’nın en güzel yerine konumlandırılmış olan bu harika yapı ile ilgili Dolmabahçe Sarayı Nerede? Nasıl Gidilir? Tarihi, Özellikleri, Bölümleri, Giriş Ücreti, Ziyaret Saatleri, İletişim ve Adres Bilgileri gibi pek çok detaya yazımın içeriğinde ulaşabilirsiniz. İyi Okumalar!

Dolmabahçe Sarayı Tarihi

Saray’ın bulunduğu alan Osmanlı Dönemi’nde donanma gemilerinin demirlendikleri ve denizcilik törenlerinin yapıldığı bir liman olarak kullanılmış. Bölgenin doldurulmasıyla “dolmabağçe” adını almış. Sarayın yapımına 13 Haziran 1843 yılında başlanılmış ve tam 13 yıl süren çalışmaların ardından 13 Haziran 1843 yılında inşası tamamlanabilmiş. Osmanlı padişahı 31. Sultan Abdülmecid tarafından yaptırılan saray, dönemin en gösterişli yapılarından biri olma özelliğini taşıyor. Sarayın mimarı Ermeni asıllı Garabet Amira Balyan yapının inşası bitmeden vefat eder ve yerine oğlu Nigoğos Balyan devam ederek sarayın yapımını tamamlar. Barok mimari tarzı kullanılır ve böylelikle ortaya harika bir eser çıkar.

Heybetiyle göz dolduran saray kapısı

Dolmabahçe Sarayı Hakkında Bilgi

 Abdülmecid, Abdülaziz, V. Murad, II. Abdülhamid, V. Mehmed Reşad, VI. Mehmed (Vahdeddin) dönemlerinde devlet işlerini yönetmek amacıyla kullanılan saray, Cumhuriyet kurulduktan sonra 1927- 1949 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı makamı olarak kullanılmış. Atatürk son yıllarını bu Sarayda geçirerek 71 numaralı yatak odasında vefat etmiş.

1984 yılından itibaren Müze ve Saray olarak ziyarete açılan saray günümüzde ”Saray Koleksiyonları Müzesi” olarak ziyaretçilerini ağırlıyor. Tarih meraklılarının adeta akın ettiği yapı, İstanbul’da Gezilecek Yerler listesinde ilk sıralarda yer alıyor.

Dolmabahçe Sarayı Özellikleri

  • 110.000 m2’lik tek bir büyük yapı etrafında birkaç köşk ve büyük bir bahçe olarak tasarlanmış yapı, toplam 250.000 m2’lik bir alana inşa edilmiş.
  • Sarayın 43 adet salonu ve 285 odası bulunuyor.
  • Sarayın dış duvarlarında masif taş kullanılırken, tavan ve çatısı ise ahşaptan yapılmış.
  • Sahil sarayının tam ortasında ise balo ve tören salonu yer almaktadır. Dünya’nın en büyük balo salonu Dolmabahçe Sarayı’nda bulunuyor.
  • Saray, Harem-i Hümayun, Selamlık (Mâbeyn-i Hümayun) ve Tören Salonu (Muâyede Salonu) olmak üzere 3 bölümden oluşuyor.
  • 56 sütunla çevrelenmiş kabul odasının kubbesinin yüksekliği ise 36 metre uzunluğu ile dikkat çekiyor.
  • Zemini İpek halılarla döşenmiş sarayın duvar ve tavanları altın işlemelerle süslenmiş.
  • Balo salonunda bulunan 4.5 ton ağırlığındaki kristal avize sarayın ihtişamına ihtişam katmış.
Sarayın İçi

Dolmabahçe Sarayı’nın İçi

  • Mâbeyn-i Hümâyûn (Selamlık),
  • Muâyede Salonu (Tören Salonu)
  • Harem-i Hümâyûn
  • Saat Müzesi
  • Camlı Köşk
  • Resim Müzesi
  • madalya salonu
  • Mabeyn salonu
  • Vezir odası
  • Mavi salon
  • Pembe salon
  • Elçi ve tercüman odaları
  • Zülvecheyn
  • Kütüphane
  • Kabul odası
  • Atatürk’ün odası
  • Bahçe
Harika işlemelerle süslenmiş Sarayın iç kısmı

Dolmabahçe Sarayı’nın Bölümleri

Harem-i Hümayun, Selamlık (Mâbeyn-i Hümayun) ve Tören Salonu (Muâyede Salonu) olarak 3 ana bölümden oluşan Sarayın bu bölümlerinin kısaca özellikleri şöyle:

Haremlik (Harem-i Hümayun):  Sultan ve Valide Sultan’a tahsis edilmiş dairelerin bulunduğu alan. Sultanların eşleri, şehzadeleri ve çocuklarının odalarının bulunduğu bölümde kadın hizmetkarların odaları da bulunuyor.

Selamlık (Mabeyn-i Hümayun): Devletin yönetim işlerinin yönetildiği bölümdür. Toplantıların düzenlendiği alan sarayın en gösterişli bölümleri arasında yer alıyor.

Tören Salonu (Muayede): Balo ve merasimlerin yapıldığı tören salonu, 750 lambalı, 4,5 tonluk gösterişli avizesiyle muhteşem bir görselliğe sahip. Ayrıca 36 metre yüksekliğinde kubbeye sahip.

Dolmabahçe Sarayı Nerede?

İstanbul’un Avrupa yakasında inşa edilmiş saray, Beşiktaş ilçesinde, Vişnezade Mahallesinde yer alıyor. Deniz kıyısına sıfır konumda bulunuyor.

Dolmabahçe Sarayı’na Nasıl Gidilir? Yol Tarifi

Beşiktaş ve Kabataş arasında bulunan saraya ulaşım oldukça kolay. Beşiktaş’tan geçen yada Kabataş’a gelen tüm İETT otobüsleri, minibüsler veya deniz yoluyla saraya ulaşmak mümkün. Taksimden 20 dakikalık bir yürüme mesafesinde bulunda saraya;

Metro ile gelecekseniz, Gayrettepe durağında indikten sonra, Beşiktaş çıkışından çıkarak burada bulunan Beşiktaş istikametine giden otobüs ve minibüslere binerek saraya ulaşabilirsiniz.

Otobüs ile gelecekseniz, öncelikle Eminönü, Şişli, Etiler ve Mecidiyeköy’e gelmeniz gerekiyor. Burada bulunan Beşiktaş otobüslerine binerek Saraya kolaylıkla ulaşabilirsiniz.

Vapur ile gelecekseniz, Üsküdar-Beşiktaş hattını kullanarak Beşiktaş iskelesinde inin. Buradan kısa bir yürüyüşle saraya ulaşabilirsiniz.

Dolmabahçe Sarayı Giriş Ücreti 2023

  • Selamlık Bölümü Tam bilet: 100 TL
  • Selamlık İndirimli: 50 TL
  • Harem Bölümü Tam bilet: 70TL
  • Harem indirimli: 35 TL
  • Selamlık Bölümü + Harem Bölümü: 80 TL

Not: Bilet satışları gişeden yapılıyor. Gişeler dışında herhangi bir web sitesi veya uygulama üzerinden bilet satışı yapılmıyor.

Dolmabahçe Sarayı Müze Kart Geçerli mi?

Dolmabahçe Sarayına giriş için Müze Kart geçerli. Sarayın Selamlık Bölümünde müze kart geçmiyor.

Dolmabahçe Sarayı Ziyaret Saatleri 2023

Saray, Pazartesi günleri hariç hafta içi her gün 09:00-18:00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor. 1 ocak yılbaşı, Ramazan Bayramının 1. günü, Kurban Bayramının 1. günü kapalı.

Dolmabahçe Sarayı İletişim Bilgileri & Adres

Adres: Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı Dolmabahçe Sarayı 34357 Beşiktaş/İSTANBUL

Telefon: 0(212) 236 90 00

Faks: 0(212) 259 32 92

E-Posta:  info@millisaraylar.gov.tr

Ayasofya Cami | Tarihi, Sırları ve Mimari Özellikleri Hakkında Bilgi 2023

Ayasofya Cami, 900 yıl dünyanın en büyük katedrali, 480 yıl dünyanın en büyük camisi ve 85 yıl boyunca müze olarak günümüze kadar ulaşmış harika yapı. 15 asır boyunca dimdik ayakta kalabilmiş yapı içerisinde pek çok gizem ve sır barındırıyor. Gelin şimdi İstanbul‘un en görkemli yapılarından biri olan eşsiz yapı hakkında Ayasofya Cami Nerede? Ayasofya Tarihi, Mimari özellikleri, Ne Zaman yapıldı? Ayasofya Ne zaman Cami Oldu? Nasıl Gidilir? Ayasofya Cami Adres bilgileri hakkında tüm detaylı bilgilere göz atalım.

Ayasofya Cami Nerede?

Ayasofya Cami Tarihi

Roma İmparatorluğu döneminde tahtta II. Konstantin vardır. O dönem Hristiyanlık yasak bir din olarak kabul edilir. Ancak II. Konstantin Hristiyanlığı kabul eder ve Romanın resmi dini olarak ilan eder. Bunun üzerine eşi benzeri olmayan bir kilise inşa ettirmek ister. 331 yılında Ayasofya’nın bulunduğu alanda bir Artemis Tapınağı bulunuyordu. Tapınağı yıktırarak yerine yapımı 360 yılında tamamlanan ilk Ayasofya’yı yaptırır. Fakat I. Konstantin kilisenin inşası sırasında hayatını kaybeder. Yerine oğlu II. Konstantin başa geçerek kiliseyi tamamlayarak ibadete açar.

Çıkan bir isyanda kilise yanarak küle döner. Bunun üzerine İmparator II. Theodosius tarafından birincisinin üzerine İkinci Ayasofya yaptırılır. Fakat kilise İmparator Justinianus zamanında ortaya çıkan ”Nika İsyanı” sırasında yanarak yok olur.

Ayasofya Caminin muhteşem iç mimarisi

Nika İsyanı ve Büyük Katliam

Bizans imparatorluğunun, Konstantinopolis yani İstanbul’da hüküm sürdüğü yıllarda İmparator Justinianus tahta oturur. O kadar hırslıdır ki kendini peygamberler ve azizlerle bir tutmaya başlar. İmparatorun arttırdığı vergilerden ve İmparatorun tutumundan şikayetçi olan halk arasında siyasi çatışmalar ve kargaşalar başlar. Kısa sürede isyan büyür ve ünlü Nika İsyanı başlar.

O dönem Ayasofya Caminin bulunduğu alan dev bir hipodrom vardır. Bizans İmparatoru Justinianus halkı hipodromda toplanmaya çağırır. Uzlaşmak amacı ile çağırıldıklarını düşünen binlerce kişi hipodroma akın eder. İmparatorun emri ile büyük bir katliam gerçekleştirilir ve alanda toplanan 30 bin kişi öldürülür. Bu kanlı katliamın ardından isyan bastırılmış olur fakat isyan sırasında Ayasofya yıkılarak yok olur. Kiliseden kalan bazı kalıntılar Ayasofya Cami bahçesinde bulunuyor.

Ayasofya Cami Mimari Özellikleri

Ayasofya Cami İçi

Justinianus yanan kilisenin yerine dünyanın en büyük kilisesini yaptırmak ister. Hatta Kudüste bulunan Süleyman mabedinden daha büyük bir kilise olacağını söyler ve kilisenin yapım emrini verir. İnşasına başlanılan kilise için o dönemin şartları düşünülecek olursa çok kısa bir zaman dilimi, 5 yıl olarak belirlenir. Bu o kadar büyük bir projedir ki bu zaman zarfında yapının tamamlanabilmesi için hummalı bir çalışma başlatılır. Bu dev proje için klasik düşünmeyen sıra dışı mimarlar bulunur. Yapının inşaatında 10 bin işçi çalışır.

Kilisenin yapılacağı alan bir futbol sahası genişliğindedir. Hiç bir metal kullanılmadan sadece taş yığma olarak yapılması planlanan yapı için kusursuz bir statik tasarım olması gerekir. Bu kadar geniş ve büyük bir yapıda kullanılan malzemenin hem sağlam hem de bir o kadar dayanıklı olması gerekir. Bunun için Lodos’ta üretilen günümüzde kullanılan tuğlalardan 12 kat daha hafif suda yüzebilen tuğlalar kullanılır. Tabi bu tuğları birleştirmekte kullanılan harcında bir o kadar sağlam olması gerekir. Bunun için harcın içerisine kalsiyum silikat katılır. Kalsiyum Silikat harç içerinde oluşan çatlakları kendi kendine onarma özelliğine sahip bir madde. Böylelikle bina içinde oluşan çatlakların kendi kendini onarması sağlanmış.

Ayasofya Cami Hakkında Bilgi

Ayasofya’nın içinde toplam 107 sütun bulunuyor. Kilisenin yapım zamanı kısıtlı olduğundan yeni sütunlar yapmak yerine eski kiliseden kalan sütunlar ve dünyanın dört bir yanında bulunan önemli tapınaklardan sütunlar getirtilerek 3. Ayasofya’nın yapımında kullanılır.

Ayasofya Cami dış görüntüsü

Aceleye getirilen yapının inşasının 4. yılında 2 bin ton ağırlığındaki kubbenin ağırlığından dolayı bazı kolonlar yükü taşıyamaz ve kaidelerinden kayar. Zeminlerin bazı bölümlerinde ise seğimler oluşur. Kolonların eğiminden dolayı kare olan kubbe kasnağı eğilir ve elips şeklini alır. Gözle fark edilmeyen bu hasarda yıkılmanın eşiğinden dönen Ayasofya’da kubbe ayakta kalır.

Hiçbir teknolojik alet kullanılmadan insan gücü ile 5 yıl gibi kısa bir sürede 27 Aralık 537 yılında, dev kilise tamamlanır ve gösterişli bir törenle ibadete açılır. İmparator Justinianus kilisenin ismini ”Kutsal Bilgelik” anlamına gelen Ayasofya koyar. İçini dünyanın en büyük ibadethanesini yapma hırsı kaplamış olan Justinianus Ayasofya’ya girince ellerini açar ve ”Ey Süleyman Seni Yendim” diye bağırır. 916 yıl boyunca Bizans imparatorluğunun en önemli simgesi Ayasofya İmparatorların taç giyme törenlerine ev sahipliği yapar.

Mimar Sinan Zekası

14 Aralık 557 yılında yaşanılan bir depremde Ayasofya’nın kubbesi çöker. Yalnız kiliseyi yapan mimarlar daha önceden ölmüşlerdir. Bunun üzerine kubbenin yeniden yapımını ölen mimarlardan birinin yeğeni olan başka bir mimara verirler. Yeniden bir kubbe yapılır fakat oda ağır yüke fazla dayanamayarak yıkılır. Bunun üzerine mimar eskisinden 7 metre daha yüksek ve kasnağında 40 penceresi olan daha gösterişli bir kubbe inşa eder. Kilisenin inşası sırasında diğer yerlerde de hasarlar oluştuğu için yapının yanlarında esnemeler meydana gelir. Bu esnemeleri engellemek için payanda yapılarak desteklenir. Fakat bir türlü sorunlar tam olarak giderilemez ve Ayasofya yıkılmanın eşiğine gelir. Bunun üzerine Osmanlının en ünlü mimarı Mimar Sinan’a yapıyı restore etmesi için başvurulur.

Ayasofya Cami, İmparator Kapısının Bulunduğu Alan

Ünlü Mimar ilk bakışta sorunun neden kaynaklandığını anlar. Daire şeklinde olması gereken kubbe ağır yükler nedeni ile silindir şeklini almış ve taşıyıcı kolonlar eğilmeye başlamıştır. Bunun üzerine Mimar Sinan kilisenin kuzey ve güney akslarını 8 payanda ile destekleyip silindir şeklindeki uçları sıkıştırarak dairesel şekli almasını sağlar. Bu sayede Ayasofya günümüze kadar yüzyıllardır dimdik ayakta kalır.

Enrico Dandolo

İstanbul, zamanın Konstantinopolisi, 1204 yılında 4. haçlı seferleri sırasında Latinler tarafından işgal edilir. Ordunun başında kör ve 93 yaşında olan Enrico Dandolo vardır. Kadın çocuk demeden şehirde kim varsa katledilir. Şehir yağmalanır ve yıkılır. Tabi bu durumdan Ayasofya’da nasibini alır. İçerisinde bulunan değerli eşyaları ve kutsal emanetleri çalarlar. Avrupa’nın en zengin şehri olan Konstantinopolisi viraneye çeviren ordunun başındaki isim Enrico Dandolo işgalin ilk yılında hastalığa yakalanır. Son isteği ise Ayasofya’ya gömülmektir ve isteği yerine getirilerek Ayasofya’nın içine gömülür.

Ayasofya’nın Cami Oluşu

İstanbul, 1261 yılında şehir Bizanslılar tarafından tekrar ele geçirilir. Bizans İmparatorluğunun sonu Osmanlının topraklara ayak basması ile sona erer. 23 yaşındaki Muhteşem lider Fatih Sultan Mehmet komutasındaki Osmanlı ordusu, tam 53 gün süren yoğun bir kuşatma sonucunda 29 mayıs 1453 ‘te İstanbul’u ele geçirir. Bu sefer Ayasofya’nın imparator kapısından tüm heybetiyle Fatih Sultan Mehmet içeri girer. Fethin sembolü ve Kılıç hakkından dolayı Ayasofya’nın Cami olmasını emreder. İlk Cuma namazını da burada kılar.

Osmanlı devleti zamanında Ayasofya, cami olarak kullanılmış. Cumhuriyetin ilanından sonrada bir süre cami olarak kullanılmaya devam etmiş.1931 yılında Amerikalı arkeologlar Ayasofya’daki eserlerin incelenmesi için izin alırlar ve araştırma başlar. Üzerleri sıvayla kapatılmış olan mozaikler gün yüzüne çıkarılır ve bu kadar önemli eserlere sahip yapının müze olması gerektiği belirtilir. Atatürk, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve 11 bakanın imzası ile Ayasofya’nın müze olmasına karar verilir. 1 şubat 1935 Ayasofya ibadete kapatılarak müzeye çevrilir.

İlerleyen yıllarda Ayasofya’nın bir bölümüTürk ve İslam ülkeleri devlet başkanlarının ibadet edebilmesi için Hünkar Kasr-ı adı verilen bir ibadethane olarak açılır fakat 2 ay sonra tadilat çalışması nedeni ile kapatılarak tam 11 yıl kapalı kalır. 10 şubat 1991 yılında Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek’in emri ile bu bölüm tekrar ibadete açılır. Ayasofya’nın diğer bölümleri müze olarak sergilenmeye devam eder. Bu önemli yapı Unesco Dünya Mirasları listesine dahil edilir.

2016 yılında Hünkar Kasr-ına imam atanır ve ilk bayram namazı kılınır. 2017 yılında Kadir Gecesi programı düzenlenerek Kuran-ı Kerim okunur. Program canlı olarak televizyonlardan yayınlanır.

Ayasofya, cami olduktan sonra kılınan ilk cuma namazı

915 yıl kilise, 1453’ten 1934’te alınan kararla müze oluncaya kadar cami olarak kullanılan, 86 yıldır da müze olarak hizmet veren Ayasofya için beklenen gün gelir ve  24 Temmuz 2020 tarihinde kılınan Cuma namazı ile birlikte Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi ismiyle Tüm Müslüman aleminin ibadetine açılır.

Fatih Sultan Mehmet’in Ayasofya Vakfiyesi – Bedduası

Fatih Sultan Mehmet’in vakfettiği tüm varlıkların amacı dışında kullanılması halinde ettiği bir beddua metni bulunuyor.

Her kim benim bu mâbedimi camilikten çıkarıp başka bir şeye çevirirse; Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onun üzerine olsun! Onlar, hiç hafiflemeyen bir azâbın içinde kalsınlar! Öyle ki, yüzlerine bakan ve kendilerine şefaat eden hiç kimse bulunmasın!..

Hz. Muhammed (SAV)’in Tükürüğü Ayasofya’yı Koruyor

Peygamber Efendimiz’e (SAV) Miraç Gecesi göğe yükseltildiği zaman cennette Firdevs makamında büyük bir mabed gösteriliyor ve orada namaz kılmanın faziletleri anlatılıyor. Bu mabedin dünyadaki benzerinin Ayasofya olduğu söyleniyor.

Efendimiz Hz. Muhammed (SAV) İstanbul ile ilgili söylediği hadisi şerif:

”İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur.” 

Bir rivayete göre Ayasofya’nın kubbesi çöker. Bizanslılar her yolu denerler ama bir türlü kubbenin ayakta kalmasını başaramazlar. Peygamber efendimize (SAV) elçi gönderirler ve kubbenin yeniden yerine oturtulabilmesi için ne yapmaları gerektiğini sorarlar. Bunun üzerine Hz. Peygamber özel taşlar, kum ve bir de kap içinde kendi tükürüğünü gönderir. Bizanslılar tükürüğü harca katarlar ve kubbeye bir daha hiçbir şey olmaz. Günümüze kadar dimdik ayakta kalır.

Ayasofya Cami İçi

Ayasofya, camii olduktan sonra görkemli yapıya pek çok İslami motif eklenir. 4 minareli bir camiye dönüştürülen yapıda her biri ayrı zamanlarda yapılmış farklı minareler bulunuyor. Kırmızı minare ilk yapılan minaredir ve Fatih Sultan Mehmet zamanında yapılmış. Onun arkasındaki minare oğlu II. Bayezid zamanında ve diğer birbirine benzeyen iki minare ise sultan II. Selim ve III. Murat dönemlerinde yapılmış.

Sultan I. Mahmut döneminde Ayasofya Camine bir kütüphane yapılmış. Kütüphane kapısının tokmağına Allah’ın ismi olan Fettah yazı işlenmiş. Anlamı ise Allah’ın İlim kapılarını açan demek. Kanuni Sultan Süleyman Macaristan’dan iki dev boyutta kandil getirtir. Bu kandilleri mihrabın iki tarafında görmek mümkün.

Ayasofya Cami içerinde bulunan dev kandiller

Ayasofya Cami avlusuna yeni eklemeler yapılarak külliye ve medrese inşa edilmiş. Cami içerisinde dönemin ünlü hattatlarından Kazasker Mustafa İzzet Efendinin yazdığı ıhlamur ağacından yapılmış, altın yaldızla yazılmış 8 adet devasa levha bulunuyor. Allah’ın, Hz. Muhammedin, Dört halifenin ve Hz. Muhammedin torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in isimlerinin bulunduğu bu görkemli levhalar Ayasofya Caminin duvarlarını tüm heybetleriyle süslüyorlar.

Altın yaldızlarla işlenmiş Allah, Muhammed yazılı levhalar

Kubbeye ise Nur Suresinin 35. ayeti ” Allah Göklerin ve Yerin Nurudur” yazısı yine altın yaldızlarla hat sanatı ile işlenmiş.

Ayasofya Cami Sırları ve Gizemleri

Ayasofya yapılmaya başlanıldığı günden beri pek çok sırrı içerisinde barındırıyor. Her ne kadar gizemli pek çok olay gün yüzüne çıkarılsa da hala çözülemeyen bir dizine esrarengiz sır var. Bunlardan ilki Ayasofya’nın giriş kapıları. 3 giriş kapısı bulunuyor. Bunlardan en büyük olanı 7 metre uzunluğundaki İmparator Kapısı. İmparator ve yakınları kiliseye bu kapıdan girerlermiş. Rivayete göre bu kapının Hz. Nuh’un gemisinin tahtalarından inşa edildiği söylenir.

İmparator Kapısı

Gizli Geçitler ve Tüneller

Osmanlı ordusu Ayasofya’ya girmeden önce rahipler kilisede saklı olan kutsal kaseyi alarak kilise sütunları arasına girerek kaybolurlar. Nasıl ve nereye gittikleri bir türlü bulunamaz. Akıllara tek bir yol gelir oda Ayasofya’nın altında bulunan gizli tüneller. Bu tüneller 70 metre derinliğinde sularla kaplıdır. Hatta kayıkla bile gezilebileceği söylenir. Ayasofya’da bulunan havalandırma boşluklarından birinden girildiğinde bahçeye çıkan tüneller takip edilerek 40 çeşme su yoluna çıktığı görülmüş. Mucizevi bir şekilde kayboldukları düşünülen rahiplerin aslında Ayasofya’nın altında yatan gizli geçitleri ve tünelleri kullanarak kaçtıkları büyük bir olasılık.

Henricus Dandolo’nun Mezarı

Henricus Dandolo’nun Mezarı

Osmanlılardan önce İstanbul’u ele geçiren 4. Haçlı ordusunun komutanı Henricus Dandolo’nun 800 yıllık şüpheli mezarı Cennet ve Cehennem Kapıları denilen mermer kapılardan girildiğinde bulunan alanda yer alıyor. Fakat mezarı ile ilgili sır perdesi hala aralanabilmiş değil. Bizans kaynaklarında Ayasofya, Bizanslılar tarafından tekrar ele geçirildiği zaman intikam için Dandolonun mezarının açılarak kemiklerinin Haliç’e atıldığı söyleniyor.

Osmanlı tarafından İstanbul’un feth edildiği gün mezar açılır fakat içi boştur. Sadece içerisinde bir miğfer bulunur. 1852 yılında Ayasofya’da restorasyon çalışmaları başlar. Mezar tekrar açılır. Fakat mezarın boş olduğuna dair bir rapor tutulmaz.

Sırlarla ve gizemlerle kaplı olan Dandalo’nun mezarı için günümüzde ise jeofizik mühendislerinin yaptıkları bazı çalışmalar bulunuyor. Jeo radar taraması yapılarak mezar üzerine jeo manyetik dalgalar veriliyor. Bu dalgalar eğer içeride bir cisim varsa çarparak geri dönüyor ve sinyaller oluşuyor. Bilgisayar sistemiyle bu sinyaller anlamlı resimlere dönüştürülüyor. Yani bir nevi röntgen filmi gibi. Sonuçlar oldukça şaşırtıcı. Henricus Dandolo’nun mezarında oturur şekilde bir ceset tespit ediliyor. Bire bir Dandalo’nun özellikleri ile de örtüşüyor. Hafif kambur olan Dandalonun çıkan resimlerde kamburu bariz belli. Bu da mezarın boş olduğu efsanesini boşa çıkarıyor.

Dilek Sütunu ( Ağlayan Sütun )

Dilek Sütunu

Dilek Sütunu ile ilgili birkaç efsane var. Bunlardan ilki İmparator Iustinianus başı ağrıdığında bu sütuna dayanmış ve baş ağrısının geçtiğini fark etmiş. Halkta bu sütunun hastalıklara şifa verdiği inancına kapılmış. O günden günümüze kadar Ayasofya’yı ziyarete gelenler bu delikten parmaklarını sokup çevirerek hastalıklarının iyileşeceklerini düşünmüşler. Dilek Sütunundaki oyuğun içi ıslak. Bu sularında Hz. Meryem’in göz yaşları olduğuna inanılıyor.

Diğer bir efsaneye göre ise Ayasofya Cami olduktan sonra kılınacak ilk cuma namazı vakti kıblenin yönünün Kabe’ye dönük olmadığı fark edilir ve namaz kılınamaz. Bu sırada Hızır Aleyhisselamın geldiği ve Dilek Sütununa dayanarak kıblenin yönünü Kabe’ye çevirmeye çalıştığı söylenir. Halktan birinin bu durumu fark etmesi üzerine Hızır Aleyhisselamın kıbleyi çeviremeden gözlerden kaybolduğu söylenir.

Viking Yazısı

Viking Yazısı

Dandolonun mezarının bir kaç metre uzağında güney galerinin orta kısmında, 1100 yıllık bir viking yazısı göze çarpıyor. Mermer korkulukların üzerinde bulunan bu esrarengiz yazı runik alfabesi ile yazılmış. Çevirisine bakıldığında “Halvdan buradaydı.” yazısı ortaya çıkıyor. Efsaneye göre Lotufen takım adalarında yaşayan bir kabilenin İstanbul’a geldiği ve Ayasofya’ya uğradıkları söylenir. Kabilenin komutanı Halvdanın bu sütuna kendi ismini kazıdığı düşünülüyor.

Deisis Mozaiği

Deisis Mozaiği

Ayasofya’nın içinde altın, gümüş, pişmiş toprak ve renkli camlardan oluşan mozaikler bulunuyor. Deisis Mozaiği haçlı saldırıları sırasında yağmaya uğramış olan mozaiklerden biri.  Sağda Vaftizci Yahya, solda Hz. Meryem, ortada ise Hz. İsa’nın silüetleri bulunuyor. Hangi tarafta olursanız olun Hz. İsa’nın gözlerinin size baktığını fark edeceksiniz. Deisis Mozaiği maalesef bütün halde değil. Şehir saldırıya uğradığında altından yapılmış mozaiğin büyük bölümü yağmalanarak götürülmüş. Geriye kalan kısım ise fetihten sonra koruma altına alıp günümüze kadar ulaşmış.

Apsis Mozaiği

Apsis Mozaiği

Apsisin yarım kubbesinde yer alan mozaik de değerli taşlarla süslenmiş taht üzerinde oturan Hz. Meryem figürü bulunuyor. Kucağında ise Hz. İsa çocuk şeklinde tasvir edilmiş. Namaz esnasında bu mozaik görüntüleri elektronik perde yöntemi ile kapatılıyor.

Serafim Melekleri

Kilisenin her bir köşesinde farklı mozaiklerle karşılaşmak mümkün. Bunların yanı sıra Ayasofya’nın kubbesinde bulunan melek tasvirleri de oldukça ilgi çekici. Ana kubbenin üzerinde 4 ayrı melek resmi var. 6 kanatları olan bu meleklere Serafim Melekleri deniliyor. Tanrının habercisi ve koruyucusu olduğuna inanılıyor.

Serafim Melekleri

1847 yılında Gaspare Fossati Ayasofya’yı restore etmesi için görevlendirilir. 6 kanatlı Serafim Meleklerini incelerken doğu tarafındaki melek figürünün yüzünün sıva ile kapatılmış olduğunu görür. Fakat meleklerin yüzlerini açmaz. İnanışa göre bu melekler kıyametin habercisidir ve 4 meleğinde yüzlerinin açıldığı gün kıyamet kopacaktır.

Osmanlı İstanbul’u ele geçirdiğinde hiçbir ibadethaneye zarar vermemiş aksine değer vererek içerisinde bulunan emanetleri koruma altına almış. Ayasofya’da bulunan mozaiklerin üzerleri de ince bir sıva ile örtülerek hem resim olan yerde ibadet edilmez mantığıyla hem de emanetlere zarar gelmemesi için oldukça özen gösterilmiş.

Ayasofya Cami’ne Nasıl Gidilir?

 Fatih’te Sultanahmet bölgesinde yer alan Ayasofya Cami konumu itibari ile oldukça kolay bulunabilecek bir bölgede yer alıyor. Bu tarihi camiye ulaşmanın en kolay yolu tramvayı kullanmak. Sultanahmet durağında inerek kısa bir yürüyüşle camiye ulaşabilirsiniz.

Diğer bir seçenekte otobüsle gitmek. İstanbul’un pek çok yerinden Eminönü istikametine giden İETT otobüsleri bulunuyor. Bunlardan birine binerek Eminönü durağında inin. Buradan da tramvaya binerek kısa bir yolculuğun ardından Ayasofya Camine ulaşabilirsiniz.

  • Otobüs: EM2-44B-99-54E-66-35-90-91O-36KE-4A-36CE-47Ç-77Ç-336E-70FE-28-28T-30D-EM1-47-47E-33Y-92G-97A-94-33-33B-32
  • Metro: M1B, M2
  • Tren: Marmaray (Ataköy-Pendik), Marmaray (Halkalı-Gebze)
  • Tramvay: T1

Ayasofya Cami İletişim ve Adres Bilgileri

Adres: Sultan Ahmet, Ayasofya Meydanı No:1, 34122 Fatih/İstanbul, Turkey

Web Adresi: ayasofyacamii.gov.tr

Sultanahmet’te Gezilecek Yerler

Sultanahmete kadar gelmişken yakınlarda gezilecek pek çok tarihi mekan bulunuyor. Size tavsiyem gezinize altta listelediğim yerleri de ekleyerek daha keyifli hale getirebilirsiniz.

  • Sultanahmet Cami
  • Ayasofya Cami
  • Yerebatan Sarnıcı
  • İstanbul Arkeoloji Müzesi
  • Topkapı Sarayı
  • III. Ahmet Çeşmesi
  • Gülhane Parkı
  • Haseki Hamamı
  • Alman Çeşmesi
  • Yılanlı Sütun
  • Aya İrini Müzesi
  • III. Ahmet Çeşmesi
  • Arasta Çarşısı
  • Türk İslam Eserleri Müzesi
  • Soğukçeşme Sokağı
  • Cağaloğlu Hamamı
  • Örme Sütun

Selimiye Cami | Nerede, Nasıl Gidilir? Selimiye Cami Tarihi ve Özellikleri

Bursa Ulu Cami | Tarihi, Nerede? Nasıl Gidilir? 2023

Bursa Ulu Cami, ülkemizin yeşil şehri Bursa’nın en önemli tarihi yapıları arasında yer alıyor. Bursa geziniz de bence listenizin ilk sıralarında yer alması gereken bu muhteşem cami hakkında Bursa Ulu Cami nerede, tarihi, yapım aşaması, kim tarafından yapıldı ve nasıl gidilir? gibi pek çok sorunun cevabına yazımın içeriğinde ulaşabilirsiniz. Günümüze ulaşana kadar pek çok badireler atlatan ve bulunduğu yerin bir ilahi işaretle bildirildiği eşsiz Osmanlı mimarisine sahip Bursa Ulu Cami ile ilgili detaylara gelin beraber göz atalım.

Bursa Ulu Cami Nerede?

Bursa Ulu Cami Hakkında Bilgi

Bursa Ulu Cami Tarihi

Bursa Ulu Cami içine ait resimler

Evliya Çelebi’nin “Bursa’nın Ayasofya’sı” olarak tanımladığı Ulu Cami, 1396-1400 yılları arasında Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayezıd tarafından yaptırılmış. Osmanlı camileri arasında çok kubbeli anıtsal yapıların ilki olma özelliği taşıyor. Mimarının Ali Neccar olduğu düşünülen cami mimarisi ve yapılış hikayesi ile de oldukça dikkat çekiyor.

Bursa Ulu Cami Hikayesi

Rivayete göre Sultan Yıldırım Bayezıd, Rabbinden Niğbolu Savaşından galip gelmeyi diler ve 20 cami yaptırmayı adar. Zaferle sonuçlanan savaşından ardından Bayezıd, damadı Emir Sultan’a bu konuyu aktarır. Oda 20 cami yerine 20 kubbeli tek bir cami yaptırmayı tavsiye eder. O günün gecesinde Emir Sultan’a caminin bulunduğu yer ilahi bir işaretle gösterilir. Sabah işaret edilen yerde otların bittiği görülür ve olaylar padişaha aktarılır. Padişahın izni ile caminin buraya yapılmasına karar verilir.

Bursa Ulu Cami Mihrabı

Ankara Savaşında yenilen Bayezıd esir düşer. Bunun üzerine Timur ve ordusu caminin kuzey kapısını yakarak tahrip eder. Karamanoğlu Mehmet Bey tarafından da caminin çevresine odun yığılarak yakılır. 1855 yılında meydana gelen büyük bir deprem sonucunda 2 kubbesi hariç caminin on sekiz kubbesi çöker. Peş peşe gelen felaketlerin ardından birde 1889 yılında çıkan bir yangında minarelerin ahşap olan külahları yanar. 1494 ve 1861 yılları arasında cami pek çok tadilat görmüş ve bu günkü haline kavuşmuş.

Caminin inşaatı bittikten sonra ilk namazı Somuncu Baba kıldırmıştır. Ulu Caminin ilk imamı ise Süleyman Çelebi’dir. Kimi din alimlerince Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevi, Mescid-i Aksa, Emeviye Cami’nden sonra İslam’ın en yüksek mertebeli 5. camisi olarak kabul ediliyor.

Bursa Ulu Cami Özellikleri

Dikdörtgen planlı bir yapıya sahip olan Ulu Cami, 2215 metrekarelik bir alanı kaplıyor. Toplam iç alanı 3.165,5 m2 olmasıyla namaz kılma alanı bakımından Türk tarihinde yapılan en büyük camidir. Her biri dörder kubbeli 5 bölümden oluşuyor.  On iki ayak üzerine yirmi kubbe ile üzeri örtülmüş olan caminin ortasındaki kubbenin üstü açık olarak inşa edilmiş. Şimdilerde ise üzeri cam tavanla kapatılmış durumda. Duvarları ise düzgün kesme taş ile örülmüş.

Bursa Ulu Cami’de bulunan şadırvan

Ortadaki kubbenin altında havuzlu, 18 köşeli bir şadırvan bulunuyor. Bu şadırvanın yapılma sebebi bazı rivayetlerde şöyle anlatılıyor. Caminin yapımı için belirlenen arsanın sahibi yaşlı kadın arsasını vermek istemez. Zorla ikna edilerek başka bir yerde ev verilir. Gönül rızasız alınan yerde namaz kılınamayacağı düşünülerek üstü açık bir şekilde namaz kılınan alanların dışında bırakılmış. Arsa sahibi kadının vefatının ardından bu alan camiye dahil edilir ve üzerine şadırvan yapmaya karar verilir.

Bursa Ulu Cami’de bulunan hat sanatları

Caminin 2 minaresi bulunuyor.  Batıdaki minare Yıldırım Bayezid, doğudaki minare ise Çelebi Sultan Mehmed zamanında yaptırılmış. Aynı zamanda 3 ana kapısı bulunan caminin duvarlarını süsleyen birbirinden önemli eserler yer alıyor. 13 ayrı yazı karakteri ile 41 ayrı hattat tarafından duvara yazılmış 87, levha halinde 105 olmak üzere toplamda 192 yazı bulunuyor. İçerisinde bulunan hat levhalarının çokluğundan dolayı dünyanın en büyük hat sanatları müzesi olarak kabul ediliyor.

Saatler, şamdanlar ve Kur’an-ı Kerimler bu muhteşem caminin ihtişamına ihtişam katan eserlerden.

Ulu Cami’deki Kabe Örtüsü

Bursa Ulu Camide bulunan Kabe Kapısı Örtüsü

Hutbenin sağ tarafında asılı olan siyah örtü Kabe Kapısının örtüsüdür. Yavuz Sultan Selim, Mısır Seferi’nden döndükten sonra Mekke’de onarıma girişmiş. İstanbul’dan gönderilen yeni örtüyle Kabe’nin eski örtüsünü değiştirmiş ve örtüyü kendi elleri ile Bursa’daki Ulu camiye getirip asmış. Üzerinde ayetler yazılı olan saf altın iplikten işlenmiş örtü caminin hatalı restorasyon çalışmaları sonucunda rutubet almış ve bunun sonucunda üzerindeki işlemeler dökülmüş. Yalnız parlak ışık altında ayetler okunabiliyor.

Ulu Cami Duvarlarındaki Vav Harfi

Bursa Ulu Cami duvarlarını süsleyen vav harfleri

Bazen insanın secdedeki haline bazen ise anne karnındaki bir cenine benzeyen vav harfi Allah’ın Vahid ismini simgeler. Ulu caminin duvarlarında sıklıkla yazılmış olan Vav harflerine rastlarsınız. Oldukça ilgi gören bu Vav harflerinin önünde namaz kılmak için gelen pek çok ziyaretçi bulunuyor. Bu harfin ve önünde namaz kılmanın önemi bazı rivayetlere göre şöyle anlatılıyor.

Somuncu Baba, Ulu cami inşaatı sırasında çalışan işçilere kendi yaptığı ekmekleri getirip hayrına dağıtırmış. Yine böyle bir gün Hızır Aleyhisselamı görür ve ”Seni tanıdım sen Hızır Aleyhisselamsın buradaki insanlara senin kim olduğunu söylerim yalnız 5 vakit namazlarından birinde camiye gelip kılarsan seni ifşa etmem ve serbest bırakırım” der. Bunun üzerine Hızır Aleyhisselam bu durumu kabul eder yalnız ”Hangi vakit geleceğim bana kalsın der”.

Rivayete göre Hızır Aleyhisselamın hangi vakit geldiği bilinmemekle beraber 5 vakitten birinde Ulu Camiye gelip namaz kıldığına inanılır.

Mevlid-i Şerif – Süleyman Çelebi

1409 yılı Ramazan ayında kürsüye çıkan vaiz efendi, konuşması sırasında “Rasuller arasında fark yoktur…” (Bakara 285) ayetinin tefsirini yaptığı esnada orada bulunan cemaatten biri bu duruma karşı çıkar ve “Risalet yönüyle aralarında fark olmasa bile benim peygamberim Hz. Muhammed (s.a.v.), fazilet açısından hepsinden üstündür.” der. Tartışmaya şahit olan Ulu caminin ilk imamı Süleyman Çelebi, Peygamber Efendimizin (s.a.v) faziletlerini anlatan Mevlid-i Şerif isimli kitabını yazmaya karar verir ve bu tartışma kitabın çıkmasına vesile olur. 1000 beyitten oluşan kitap Türkçe yazılmıştır.

Mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne aittir.

Bursa Ulu Cami’ye Nasıl Gidilir? Yol Tarifi

YOL TARİFİ

Kayak merkezleri ile de oldukça meşhur olan Bursa hakkında yazmış olduğum Uludağ Kayak Merkezleri yazımın dikkatinizi çekeceğini umuyorum.

Aqua Vega Akvaryum | Nerede? 2023 Giriş Ücreti, Ziyaret Saatleri

Aqua Vega Akvaryum, dünyanın farklı pek çok yerinde yaşayan deniz canlılarını bir arada görebileceğiniz dev bir akvaryum. Diğer bir ismi ile Nata Vega Akvaryum hakkında Aqua Vega Akvaryum nerede? Nasıl gidilir? Ziyaret saatleri, giriş ücreti ve iletişim bilgilerini detaylı bir şekilde paylaştığım yazımın geziniz sırasında size oldukça faydalı olacaktır.

Dünyanın en büyük tematik akvaryumları arasında gösterilen İstanbul Akvaryum ile ilgili yazımın dikkatinizi çekeceğini düşünüyorum.

Aqua Vega Akvaryum Hakkında Bilgi

Nata Vega Outlet Alışveriş Merkezi

Bu güzel akvaryum Ankara’nın Mamak ilçesinde Nata Vega Outlet Alışveriş Merkezi’nin 2. katında bulunuyor. Avrupa’nın ikinci, Türkiye’nin ise en büyük tünel akvaryumu unvanına sahip. İçerisinde 12.000 farklı deniz canlısına ev sahipliği yapan Aqua Vega Akvaryumun yapım aşaması tam 1 yıl sürmüş. 25 farklı bölümden oluşuyor. 6.000 metrekarelik geniş bir alan üzerine kurulmuş olan akvaryum, 98 metre tünel ve 4.5 Milyon litre su kapasitesine sahip. 

Nata Vega Outlet Alışveriş Merkezi’nde rahatça alışveriş yaptıktan sonra Aqua Vega Akvaryumun olduğu bölümde ise ailenizle birlikte güzel vakitler geçirebileceğiniz bir alan oluşturulmuş. Özellikle çocuklarınızın eğlenirken bir yandan da yeraltı canlıları hakkında pek çok şey öğrenebilecekleri bir akvaryum. Oldukça ilgi gören bu akvaryum size de çok şey katacak.

Aqua Vega Akvaryum Nerede?

Adrenalin Dünyası

Adrenalin tutkunları bir hayli memnun edecek akvaryumun içerisinde birbirinden tehlikeli ve ürkütücü 250 farklı vahşi canlı bulunuyor. Dünyanın her bir köşesinden getirilmiş olan bu canlılar arasında bazıları var ki isimleri bile insanı korkutmaya yetiyor. Gila Canavarı, Kafesli Piton, Mojave Çıngıraklı Yılanı bunlardan sadece bir kaçı.

Boyu 30.5 cm olan dünyanın en büyük tarantula türü Goliath, Dünyanın en zehirli kara hayvanı Altın Ok Kurbağası ve dünyanın en büyük kırkayağı Avrupa Dev Kırkayağı, Aqua Vega Akvaryumu gezerken karşılaşacağınız sevimli canlılardan bazıları 😄

Balon Balığından tutunda Kırmızı Karınlı Pirana, Koi Balığı, Mavi Cerrah Balığı, Dev Ofroz, Altuni Sülin ve Timsah Balığına varana kadar belki de daha önce hiç görme imkanı bulamadığınız farklı deniz canlıları bu dev akvaryum içerisinde bulunuyorlar.

Aqua Vega Akvaryum Bölümleri

Köpek Balıkları Besleme Saati

Köpek Balığı

Akvaryumun içinde tehlikeli hayvanlar olurda hiç besleme saatleri olmaz mı 😀. Özel eğitimli dalgıçlar Çarşamba ve pazar günleri saat 14.00 – 15.00 arasında köpekbalıklarını besliyorlar. Sizde bir daha kolay kolay başka hiçbir yerde rastlayamayacağınız bu özel görüntülere şahitlik etmek istiyorsanız bu anları sakın kaçırmayın derim. Salı ve Perşembe günleri Vatozların, Cuma Cumartesi günleri Blacktip Shark beslemesine de tanıklık edebilirsiniz.

Koi Balıkları Dokunma Havuzu

Koi Balıkları

Koi Balığı akıntıların tersine yüzmesi ile bilinen bir balık türü. Oldukça sıcakkanlı olan Koi Balığı, iletişim bozukluğu yaşayan çocukların gelişimine yardımcı oluyor. Çocuklarınızla birlikte bu sevimli canlılara dokunabileceğiniz gibi isterseniz biberonla besleme seanslarına da katılabiliyorsunuz.

Tuz Mağarası

Tuz mağaralarının hikayeleri binlerce yıl öncesine dayanıyor. Eskiden astım , tansiyon ve psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde kullanılan tuz odaları günümüzde de hastalara şifa olmaya devam ediyor. Çankırı da bulunan 5000 yıllık tuz mağarasından esinlenerek ortaya çıkmış olan Aqua Vega Akvaryum Tuz Mağarasını ziyaret edebilirsiniz.

Ayrıca akvaryum içerisinde özel günlerinizi ölümsüzleştirme imkanı da sunuluyor. Dalgıçların ”Benimle evlenir misin?” yazılı pankartlarıyla unutulmaz bir evlilik teklifi yada ” İyi ki doğdun!” yazan pankartla sevdiklerinize harika bir doğum günü sürprizi yapabilirsiniz. Organizasyon için en geç 1 hafta öncesinden yetkililerle iletişime geçmeniz yeterli olacaktır.

Aqua Vega hediyelik eşya dükkanı

Akvaryum çıkışında da hediyelik eşya mağazası bulunuyor. Aqua Vega Akvaryumu size hatırlatacak ve sevdiklerinize de güzel birer hediye götürebileceğiniz bir hoş bir yer.

Aqua Vega Akvaryum Giriş Ücreti 2023

Yetişkin75 TL
Öğrenci65 TL
Engelli Öğrenci55 TL
Engelli Yetişkin65 TL
0 – 3 YaşÜcretsiz

Aqua Vega Akvaryum Ziyaret Saatleri

Açılış SaatiKapanış Saati
Hafta İçi10:0020:00
Hafta Sonu11:0021:00

Aqua Vega Akvaryuma Nasıl Gidilir?

Nata Vega Outlet Alışveriş Merkezinin içinde yer alan Aqua Vega Akvaryuma ulaşabilmek oldukça kolay. EGO 351, EGO 340, EGO 334, EGO 337 ve EGO 347 numaralı toplu taşıma araçlarını kullanarak ulaşabileceğiniz gibi kendi özel aracınızla KONUM bilgisini paylaştığım linki tıklayıp takip ederek de kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Aracınızı alışveriş merkezine ait olan otoparka park edebilirsiniz.

Aqua Vega Akvaryum İletişim ve Adres Bilgileri

ADRES: Akşemsettin, Doğukent Bulvarı Nata Vega Outlet, 06480 Mamak/Ankara

Müşteri Hizmetleri: 444 87 76

Gaziantep’te Ne Yenir? | Nerede Yenir? Meşhur Yemekleri 2023

Gaziantep’te Ne Yenir? | Nerede Yenir? Meşhur Yemekleri yazım baştan söyleyeyim bol iştah açan türden. Sabah kahvaltısından tutunda akşam yemeğine kadar envai çeşit yemeğin hem mideleri hem de gözleri tıka basa doyurduğu bu güzel şehir Gaziantep‘in en meşhur ve bilindik yemeklerinin yanı sıra bu lezzetleri tadabileceğiniz en lüksünden tutunda salaş mekanlarına kadar Gaziantep Restoranlarını sizler için derledim.

Gaziantep’te Ne Yenir? | Nerede Yenir? Meşhur Yemekleri

Gaziantep tarihi güzellikleri ve dokuları ile mest ederken bir o kadarda bol çeşitli ve lezzetli yemekleri ile de baş döndürüyor. Sabahın ilk ışıklarında Beyranla başlayan serüven ardından yuvalama devamında Gaziantepin olmazsa olmazı kebapları ve baklavaları ile devammmmm edip gidiyor. Aralardaki diğer yemekleri ve masaların baş tacı çeşit çeşit mezeleri saymadım bile. Öyle ki Gaziantep gastronomi dalında UNESCO “Yaratıcı Şehirler Ağı”na giren Türkiye’deki iki şehirden biri olma unvanını kazanmış.

Gidenin mutlaka 3-5 kilo alarak döndüğü Gaziantep gezinizde Gaziantep’te Ne Yenir? | Nerede Yenir? Gaziantep’in Meşhur Yemekleri ve En beğenilen mekanlar hakkındaki tüm bilgilere yazımın içeriğinde ulaşabilirsiniz.

  • KÜŞLEME
  • SİMİT KEBABI
  • YUVALAMA
  • PATLICAN KEBABI
  • ALİ NAZİK
  • BEYRAN
  • LAHMACUN
  • NOHUT DÜRÜM
  • BAKLAVA
  • KATMER

KÜŞLEME

KÜŞLEME

Küşleme çok özel bir lezzet. Koyun etinin sinirsiz tarafından yapılıyor. Koyun omurgasının etrafında sadece iki tane bulunan bu lop et adeta lokum gibi desem hiç abartmış olmam. Tabii haliyle az bulunan bir et olduğu için fiyat olarak diğer etlere nazaran daha pahalı. Bu lezzete değer diyenlerdenseniz kömür ateşinde pişirilen yumuşacık etler şimdiden afiyet olsun.

Gaziantep’te Küşleme Nerede Yenir? – Kebapçı Halil Usta

Gaziantep’te Küşleme nerede yenir denilince çoğunluğun söylediği iki yerden biri Kebapçı Halil Usta’nın mekanı oldu. Gaziantep’in Karşıyaka semtinde yer alan dükkan 1972 yılından beri ayakta kalmayı başarabilmiş salaş bir mekan. Her geçen gün lezzetleri ile ününe ün katmış mekanın başında da sahibi Halil Kör bulunuyor.

Sebzeli Kebap, Simit Kebabı ve Küşleme denenmesi gereken lezzetlerden. Ama küşlemenin lezzeti bir başka. Bakır ve çukur kaplarda servis edilen küşlemelerin damak zevkine göre ister sadesini isterseniz de baharatlısını sipariş edebiliyorsunuz.

İki şubesi bulunan Kebapçı Halil Ustanın merkez şubesi Karşıyakada Zeugma Mozaik Müzesinin hemen arkasında ki şubesi. Diğeri ise Metroda bulunan Şehr-i Küşleme adındaki şubesi.

Adres: Mithatpaşa Mahallesi, Tekel Cad. Öcükoğlu Sok. No:6, 27500 Şehitkamil 

Tel: (0342) 323 16 16

KONUM

Gaziantep’te Ne Yenir? | Nerede Yenir? Meşhur Yemekleri

Gaziantep’te Küşleme Nerede Yenir – Küşleme Kebaphan

Diğer bir Küşlemesi ile ünlü mekan ise adından da anlaşılacağı gibi Küşleme Kebaphan. Restoranın sahibi Hüseyin usta tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan bu mekanı ilk olarak 1990 yılında 4-5 masayla kurmuş. Küşlemeyi müşterilere sevdirerek hem mekanı hem de ününü büyütmüş. Harika mimari yapıya sahip olan Küşleme Kebaphan otantik bir ortamda harika lezzetlerin tadına bakabileceğiniz bir yer.

ADRES: Başpınar, Büyükpınar Mahallesi Adana Yolu Bulvarı, İpek Yolu No:94, 27630 Şehitkamil

TELEFON: 0342 322 88 88 – 0342 337 20 25

KONUM

Simit Kebabı

Simit Kebabı

Simit Kebabı Gaziantep’in bir diğer meşhur yemeklerinden. İsminden de anlaşılacağı gibi kebapgillerden. Kıyma, ince bulgur ve baharatların yoğurulması ile elde edilen harç Adana kebap gibi şişe döşeniyor. Kömür ateşinde pişirilen Simit kebabı, soğan salatası ve ezme ile servis ediliyor. Simit Kebabı denilmesinin sebebi ise Gaziantep’te ince bulgura simit deniliyor. İçerisine katılan ince bulgurdan dolayı da bu ismi almış.

Gaziantep’te Simit Kebabı Nerede Yenir? – Kebapçı Halil Usta

Kebapçı Halil Usta Simit kebabının en iyi yapıldığı yerler arasında geliyor. Buraya kadar gelmişken hem küşlemenin hem de simit kebabının tadına bakabilirsiniz.

Adres: Mithatpaşa, Karşıyaka Mah Tekel Cad, Ocukoğlu Sk. No:6, 27500 Şehitkamil/Gaziantep

TELEFON: +903423231616

KONUM

Gaziantep’te Ne Yenir? | Nerede Yenir? Meşhur Yemekleri

Yuvalama

Yuvalama Çorbası – Gaziantep’te Ne Yenir?

Yuvalama parça kuzu eti, nohut ve küçük köftelerin birleşmesiyle oluşan bir nevi ana öğün yerine de yiyebileceğiniz bir yemek. Pirinç, kıyma, yumurta ve baharatlar yoğurularak küçük köfteler elde ediliyor. Diğer yandan haşlanmış nohut, pişirilmiş kuşbaşı et ve yoğurt köftelere eklenerek hep beraber pişiriliyor. Üzerine de yağda kavrulmuş nane dökülerek servis yapılıyor. Yuvalama eskiden özellikle önemli günlerin sofralarında mutlaka yer alan bir çorba olmuş.

Gaziantep’te Yuvalama Nerede Yenir? – Aşina

2004 yılından beri 3 katlı binası ile hizmet veren Aşina Restoran Yuvalamayı yiyebileceğiniz en iyi mekanlardan bir tanesi. Sadece bu lezzetle sınırlı olmayıp menüsü oldukça geniş. Analı kızlıdan tutunda beyran, içli köfte, çiğ köfte, firik pilavı, kapama iç pilav, yöresel çorba çeşitleri ve tatlıları mevcut. Sizde pek çok çeşidi bir arada tatmak istiyorsanız Aşina Restoran tam size göre bir yer olabilir.

ADRES: Prof. Dr Muammer aksoy bul. Sabahat Gögüş caddesi vakiflar ismerkezi alti, D:no :14, 27100 Şehitkamil

TELEFON: +903422204949

KONUM

Gaziantep’te Ne Yenir? | Nerede Yenir? Meşhur Yemekleri

Patlıcan Kebabı

Patlıcan Kebabı

Et yemekleri konusunda oldukça geniş bir yelpazeye sahip olan Gaziantep’te yine bir et yemeğiyle karşınızdayım. Kıymanın içerisine atılan baharatlarla harmanlanarak yoğurulan köfteler kalınca kesilmiş patlıcanların arasına sırasıyla diziliyor ve odun ateşinde pişmeye veriliyor. Nar gibi kızaran bol yağlı patlıcan kebaplarının bu kadar lezzetli olmasının sebebi ise oldukça fazla katılan kuyruk yağı. Lokum gibi pişmiş kebaplar soluksuz afiyetle yeniliyor.

Gaziantep’te Patlıcan Kebabı Nerede Yenir? – İmam Çağdaş

Bazı yerler vardır ki işinin ehlidir. İmam Çağdaş patlıcan kebabı denilince ilk akla gelen yerlerden. Pek çok çeşit kebabı ve mezesi bulunan mekanın baklavaları da oldukça ünlü. Hatta ismi İmam Çağdaş Kebap ve Baklava salonu olarak geçiyor. Buraya geldiğinizde birbirinden özel pek çok çeşit lezzetin tadına bakma imkanı bulacaksınız.

Ali nazik, soğan kebabı, sarımsak kebabı, simit kebabı, patlıcan kebabı gibi pek çok ağızları sulandıran lezzet mevcut. Hatta daha önce hiç duymamış olabileceğiniz keme kebabı bile var. Keme bir nevi mantargillerden. Çok nadir bulunan ve çıkarılması da bir o kadar meşakkatli olan bu mantar türü tarlalarda ve kırsal arazilerde özelliklede Mart ve Nisan aylarında toprak altında çıkarılıyor. Her mevsim bulunmayan bu lezzet şişlere dizilerek pişiriliyor. Farklı lezzetlere açık olanların mutlaka denemesi gereken ilginç ve bir o kadarda sağlık açısından faydalı bir yiyecek.

ADRES. Şekeroğlu Mah, Uzun Çarşı, Hamdi Kutlar Cd. D:No:49, 34200 Şahinbey/Gaziantep

TELEFON: +903422207080

KONUM

Bu arada Patlıcan Kebabını yiyebileceğiniz bir başka mekanda Çulçuloğlu Restoran. İnternette mekanla ilgili pek çok güzel yorum var. Tercih sizin.

Gaziantep’te Ne Yenir? | Nerede Yenir? Meşhur Yemekleri

Ali Nazik

Ali Nazik – Gaziantep’te Ne Yenir?

Gaziantep’te ne yenir? nerede yenir? meşhur yemeklerini merak edenler için güzel bir lezzet daha. Ali Nazik Gaziantep restoranlarında sıkça rastlanılan meşhur yemeklerden bir tanesi. Patlıcanlar közlenip sarımsak ve yoğurtla karıştırılarak yemeğin ana harcı oluşturuluyor. Diğer yandan Kuşbaşı etler sarımsak, salça ve baharatlarla birlikte kavrularak patlıcanların üzerine dökülüyor. Bazı yerlerde sade kuşbaşı veya köfte de konulabiliyor. Bu yemeğin olmazsa olmazı ve en can alıcı noktası ise üzerine gezdirilen kızdırılmış bol tereyağ. Tercihini Ali Nazikten yana kullananlara şimdiden afiyet olsun.

Gaziantep’te Ali Nazik Nerede Yenir? – İmam Çağdaş

Az öncede bahsettiğim gibi Gaziantep yemekleri oldukça çeşitli. Bu lezzetlerin çoğunu bir arada bulabileceğiniz bazı yerlerden bir tanesi de İmam Çağdaş. Hal böyle olunca geniş menünün içinde Ali Nazik de yerini almış.

Beyran

Beyran Çorbası – Gaziantep’te Ne Yenir?

İşte geldik Beyrana. Gaziantep’te sabahların vaz geçilmezi desem hiç de abartmış olmam. Çoğunuza garip gelebilir bu söylediklerim ama Antepliler sabahın ilk ışıkları ile bu kuzu etli, pirinçli, bol sarımsaklı ve acılı Beyran Çorbası ile güne başlıyorlar. Sıcacık içleri ısıtan bu enerji deposu çorbayı içenlere şifa olsun.

Gaziantep’te Beyran Nerede Yenir? – Metanet Lokantası

Sizlere Beyran Çorbasını içebileceğiniz en popüler mekandan bahsedeceğim. Metanet Lokantası. Herkesin ağız birliği yapmışcasına söyledikleri tek yer burası. Tabii Beyranı yapan başka restoranlarda var. Önemli olan asıl lezzeti yakalayabilmek.

ADRES: Tabakhane, Kozluca Mah, Caddesi No:11, 27400 Şahinbey/Gaziantep

TELEFON: +903422314666

KONUM

Gaziantep’te Ne Yenir? | Nerede Yenir? Meşhur Yemekleri

Lahmacun

Lahmacun – Gaziantep’te Ne Yenir?

Kıyma, kuyruk yağı, domates, biber, bol sarımsak, isot ve baharatlarla elde edilen harcın incecik hamur üzerine sürülerek odun ateşinde pişirilmesiyle elde edilen bu harika lezzet sonucunda enfes lahmacunlar ortaya çıkıyor. Gaziantepteki lahmacunun tadı ve lezzeti biraz daha farklı. Sırrı içerisine konulan bol sarımsak olsa gerek. Hele de çıtır çıtır lahmacunun yanında birde açık ayran değmeyin keyfimize.

Gaziantep’te Lahmacun Nerede Yenir?

Ülkemizin hemen hemen her şehrinde lahmacun yapan mekanlara rastlamak mümkün. Burada bu işi layıkıyla yapan birçok yer var. Bunlardan en bilineni Çıtır, Üçler, Küşleme Kebaphan, Çulcuoğlu ve İmam Çağdaş. Tercih sizin.

Nohut Dürüm

Nohut Dürüm – Gaziantep’te Ne Yenir?

Gaziantep’te Ne Yenir? | Nerede Yenir? diye merak edenler için farklı bir lezzet seçeneği daha Nohut Dürüm. Nohut’un dürümümü olur demeyin. Çoğunlukla yemeğine alışkın olduğumuz nohutu Gaziantepliler ilginç bir şekilde dürüm yapmayı başarmışlar. Et suyunda pişirilen nohutlar baharatlarla lezzetlendiriliyor. Elde edilen harç tırnak pidenin üzerine yayılıyor. Soğan, kırmızı biber, maydonoz ve sumakla yapılan salata eklenen dürümlere son olarak kızarmış patates eklenerek servis ediliyor.

Gaziantep’te Nohut Dürüm Nerede Yenir?

Bu farklı lezzetin yapıldığı bir çok meşhur Nohut dürümcüsü var. Dürümcü Recep usta. Nohutçu Adil Usta. Dürümcü Habeş Usta. Nohutçu Mehmet Usta. Nohutçu Metin Usta ya uğrayarak bu ilginç lezzeti tadabilirsiniz.

Baklava

Baklava – Gaziantep’te Ne Yenir?

Bu kadar lezzetli yemeğin üzerine yenilebilecek en güzel yiyecek tabiiki tatlı olmalıydı. Gaziantep ile ilgili şimdiye kadar her ne kadar sıkça kebap çeşitlerinden bahsetsekte tatlı denilince ilk akla gelen şehirlerin başında geliyor. Gaziantep’in adını dünyaya duyuran ve tatlıyla tanışmalarını sağlayan bu güzel şehir bir fıstık cenneti. Bu yüzden baklavalar ve yapılan diğer tatlılarda bolca fıstık kullanılıyor. Baklava yufkaları incecik açılıyor. Hatta yufkaların arkasına gazete konulunca okunması gerekir denilir. İçerisine yemyeşil fıstıklar döşeniyor ve son vuruş bol hakiki tereyağ. İşte mükemmel sonuç.Buralara kadar gelmişken aman deyim Gaziantep baklavalarından yemeden dönmeyin. Son pişmanlık fayda etmez.

Gaziantep’te Baklava Nerede Yenir?

Baklava denilince hiç şüphesiz söylenilecek tek yer var diyelim, Güllüoğlu. 135 yılık bir baklavacılık geçmişi bulunan efsane mekanın pek çok şehirde şubeleri de bulunuyor. Herkes tarafından bilinen Güllüoğlu dışında bu işi layıkıyla yapan başka mekanlarda yok değil. Koçak, İmam Çağdaş, Cumba Künefe, Çelebioğulları ve Hamido lezzet açısından hiç de Güllüoğlu’ndan aşağıda kalır değiller.

Katmer

Katmer-Gaziantep’te Ne Yenir?

İncecik baklava yufkasının içine bol antep fıstığı, kaymak ve şeker serpilerek pişirilen bu enfes tatlı her ne kadar kalori bombası olsa da kesinlikle yemeye değer. Çıtır çıtır ağızda dağılan yufkaların yanında fıstığın damaklarda bıraktığı tat efsane. Sizde benim gibi Antep fıstığını ve onunla yapılan her tatlıyı sevenlerdenseniz katmeri kesinlikle deneyin derim.

Gaziantep’te Katmer Nerede Yenir?

Gaziantep’te bu işin ustası Katmerci Zekeriya Usta. İşinin ehli olan bu işletme her zaman tıklım tıklım dolu. Adını ve şanını duyanlar Katmer yemeye koşup gelmişler. Sizde lezzetleri yerinde tatmak gerekir diyenlerdenseniz Zekeriye Usta tam yeri.

ADRES: Çukur, Bay Hilmi Gç. No:16/C-D, 27010 Şahinbey/Gaziantep

TELEFON: +903422300971

KONUM

Zeugma Mozaik Müzesi | Nerede? Nasıl Gidilir? 2023 Giriş Ücreti, Ziyaret Saatleri

Zeugma Mozaik Müzesi, köklü bir tarihin izlerini taşıyan oldukça gösterişli bir müze. Tüm zamanların en etkileyici ve en görkemli mozaik müzelerinden biri. Arkeologların, sanat tarihçilerinin ve tarihe ilgi duyanların göz bebeği olan müze görülmeye değer ender yerlerdendir. İçerisinde barındırdığı eserler ve müzenin yapısal özelliği ile dünyadaki diğer müzelerle adeta boy ölçüşüyor. Bu yazımda Zeugma Mozaik Müzesi nerede, nasıl gidilir, ziyaret saatleri, giriş ücreti ve müze hakkında detaylı bilgileri sizlerle paylaştım.

Zeugma Mozaik Müzesi

Oceanos ve Tethys Mozaiği

Zeugma Mozaik Müzesi, Gaziantep’in Şehitkamil ilçesinde yer alıyor. Bölgenin önemli simgelerinden biri olan müze oldukça meşhur bir müze. Gerek yurt içinden gerekse yurt dışından müzedeki mozaikleri ve eserleri görmek için gelen oldukça fazla ziyaretçi bulunuyor. Müzenin içerisine girdiğinizde adeta ayrı bir dünyaya adım atıyorsunuz. Rengarenk göz kamaştırıcı mozaiklerden gözünüzü alamazken bir o kadar ihtişamlı heykeller müzeyi gösterişleriyle süslüyorlar. Dünyaca ünlü eserlerin yer aldığı müzede 2 bin 500 metrekarelik alanı kaplayan mozaiklerin yanı sıra, Roma dönemine ait birbirinden ilginç heykeller, işlemeli ve bir o kadar da gösterişli 20 sütun, 4 çeşme, mezar ve lahitleri görmek mümkün.

Zeugma Mozaik Müzesi Hakkında Bilgi

Müzede bulunan harika bir mozaik

Dünyanın 2. büyük mozaik müzesi unvanına sahip olan müze ismini bölgedeki antik kentten alıyor. Varlığını sürdürdüğü dönemde dünyanın en gözde şehirlerinden olan Zeugma Antik Kenti ve Gaziantep ‘te yapılan kazılar sonucunda elde edilen eserler bu müzede sergileniyor. 30 bin metrekarelik bir alana sahip olan müzenin 25 bin metrekarelik bölümü kapalı alan olarak kullanılıyor. Müze 3 bölüm olarak tasarlanmış. İlk bölümde Zeugma Antik Kenti’nden getirilen mozaikler sergileniyor. İkinci bölümde ise Doğu Roma Dönemi’ne ait kiliselerin taban mozaikleri bulunuyor. 3. bölüm idari kat ve konferans salonu olarak düzenlenmiş.

2011 yılında açılan müze dünyanın en iyi mozaik müzesi unvanına sahip iken 2014 yılında Hatay Mozaik Müzesi’nin açılması ile 2. sırayı almış.

Çingene Kızı Mozaiği

Çingene Kızı Mozaiği

Müzenin en dikkat çekici ve en çok bilinen eseri Çingene Kızı Mozaiğidir. Mainad Villası’nın yemek odasının taban mozaiği olan Çingene Kızı Mozaiği, mahzun bakışıyla müzenin en dikkat çekici parçası olmuş. Eşarpla bağlanmış kabarık saçları, halka küpeleri ve iri gözleri nedeni ile Çingene kızına benzetilmiş ve bu nedenle Çingene Kızı ismi verilmiş. Doğanın Monalizası benzetmesi de yapılan esere hangi yönden bakarsanız bakın göz göze geliyorsunuz.

Mozaiğe ait kayıp 12 parça kaçırılarak ABD Bowlig Green State Üniversitesi’nde sergilenmeye başlamış. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın girişimleri ile tekrar ülkemize getirilen mozaik parçaları Çingene Kızı Mozaiğine eklenmiş.

Zeugma Mozaik Müzesi Eserleri

Zeugma Mozaik Müzesi’nde sergilenen Europa Mozaiği

Roma ve Geç antik döneme ait 2448 metrekare mozaik, 4 adet heykel, 20 sütun, 140 metrekare duvar resmi, 4 adet Roma Çeşmesi, mezar stelleri, bronz mars heykeli, lahitler ve pek çok değerli mimari parçalar sergilenmekte. Sadece Zeugma Antik Kenti kazıları sırasında çıkarılan eserler değil, civardaki antik kentlerden kurtarılan önemli eserlerde bulunuyor. Sulu mağara mozaikleri, İkiz Kuyu Mozaikleri, Sarıdere Mozaikleri, Hülümen Mozaikleri müzenin ihtişamına ihtişam katan eserlerden bir kaçı.

Özellikle müzenin yıldız eserleri arasında bulunan Mars Heykeli oldukça önemli bir yere sahip. İkonik bir görüntüye sahip olan heykel Roma mitolojisinde bereketi ve gücü sembolize ediyor. Savaşçı bir tanrı olarak tanımlanan Mars Heykeli şehri koruması ve bereket getirmesi amacı ile yapılmış.

Zeugma Mozaik Müzesi Nerede?

Zeugma Mozaik Müzesine Nasıl Gidilir? Yol Tarifi

Uçakla ulaşım sağlayacaksanız, öncelikle şehir merkezine 20 kilometre uzaklıkta yer alan Gaziantep Havalimanına gelmeniz gerekiyor. Buradan hareket eden toplu taşıma yada taksilerle merkeze oradan da yine hareket eden araçlarla 10 dakika da müzeye ulaşabilirsiniz. Türkiye’nin her yerinden Gaziantep’e düzenli otobüs seferleri mevcut.

YOL TARİFİ

Zeugma Mozaik Müzesi Ziyaret Saatleri

YAZ DÖNEMİKIŞ DÖNEMİ
1 Nisan – 24 Ekim24 Ekim – 1 Nisan
Açılış saati: 08: 30Açılış saati: 08: 30
Kapanış Saati: 19:00Kapanış Saati: 19:00

Zeugma Mozaik Müzesi, haftanın her günü ziyarete açık.

Zeugma Mozaik Müzesi Giriş Ücreti 2023

Giriş Ücreti: 65 TL’dir. Müzekart geçerlidir.

Zeugma Mozaik Müzesi İletişim & Adres Bilgileri

Adres: Mithatpaşa Mahallesi,Hacı Sani Konukoğlu Bulvarı Tekel Caddesi,No:2

Tel : 03423252727

E-mail:iktm27@kultur.gov.tr

Zeugma Mozaik Müzesi, Gaziantep gezinize mutlaka eklemeniz gereken önemli tarihi yerlerden biri. Mistik atmosfer içerisinde çıktığınız tarihi yolculuktan eminim çok keyif alacaksınız. İyi gezmeler.

Sümela Manastırı | Tarihi, Nasıl Gidilir? Giriş Ücreti, Ziyaret Saatleri 2023

Sümela Manastırı, Karadeniz Bölgesi’nin gözde şehirlerinden biri olan Trabzon’un en önemli tarihi ve dini yapıları arasında yer alıyor. Memleketimin her bir köşesi ayrı güzel ama Trabzon bir başka güzel. Yemyeşil doğasının içine gizlediği bu harika yapılar görülmeye ve gezilmeye değer ender yapılardan. Tarihe düşkünlüğü olan yılda milyonlarca insan Sümela Manastırını ziyaret edebilmek için düşüyor Karadeniz yollarına. Tabii gözünüzün alabildiği kadar yeşil ormanlarında ciğerlerinize çektiğiniz mis gibi oksijende ekstrası.

Karadeniz gezi rotanıza mutlaka eklemeniz gereken Trabzon, Pontus Rumlarının ana yerleşimlerinden biri olduğu için bölgede pek çok manastır görmek mümkün. Bunlardan en bilineni de Sümela Manastırı. Sizler için Sümela Manastırı Nerede? Nasıl Gidilir? Tarihi, Hikayesi, İçi, Ziyaret Saatleri, Giriş Ücreti, Adres & Yol tarifi ve Manastır Hakkında tüm Bilgileri yazımın içeriğinde paylaştım. İyi okumalar!

Manastıra Çıkılan Merdivenler

Sümela Manastırı Hakkında Bilgi

Trabzon’un Maçka İlçesi’ndeki Altındere Vadisinde bulunan manastır Hristiyanlık döneminin en eski dini yapılarından. Karadağ eteklerinde sarp bir kayalığa inşa edilmiş. İnşasına başlanıldığı dönemde kilise olarak yapılmış fakat daha sonraları manastıra dönüştürülmüş. 2010 yılında Meryem Ana’nın göğe yükseldiğini kabul ettikleri gün sayılan 15 Ağustos günü, ilk ayin düzenlendi. 88 yıl sonra düzenlenen ayini, Fener Rum Patriği Dimitri Bartholomeos yönetti. Halk arasında ”Meryem Ana Kilisesi” olarak anılan manastırının tam adı ise Panagia Sumela (Sümela Meryemi) veya Theotokos Sumela manastırıdır. Bölgenin en önemli ibadet merkezlerinden biri olan manastır UNESCO “Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi”nde yer alıyor.

Manastırın Avlusu

Sümela Manastırı Tarihi

Sümela Manastırının yapılış tarihi tam olarak bilinmiyor. Fakat araştırmacılara göre M.Ö 375- 395 yılları arasında yapıldığı tahmin ediliyor. Bizans İmparatoru I. Theodosius döneminde, Atinadan gelen rahipler Barnabas ve Sophranios tarafından kurulmuş. Manastırın içinde bulunan pek çok freskte Trabzon İmparatoru III. Aleksios’un’a ait resimler göze çarpıyor. Buda manastırın asıl kurucusunun III. Aleksios olduğu söylentilerini güçlendiriyor.

Doğu Karadeniz kıyıları Osmanlı hakimiyeti altına girince manastırın hakları korunmuş ve bazı imtiyazlar verilmiş. Hatta Yavuz Sultan Selim Sümela Manastırına verdiği değerin göstergesi olarak 2 büyük mum hediye etmiş. Pek çok Osmanlı Padişahı manastıra dokunulmayacağına dair ferman yayınlamışlar.

Manastır en şaşalı dönemini 18. yy yaşamış. İçi gösterişli fresklerle süslenip bazı bölümleri yenilenmiş. 19. yy ise büyük binalar eklenerek manastır genişletilerek şimdiki halini almış.1916-1918 yılları arasında Trabzon Ruslar tarafından işgal edilince Manastıra el konulmuş. 1923 yılında yaşanan nüfus mübadelesi sonucunda manastır boşaltılmak zorunda kalınmış.

1931 yılında Yunanistan ve Türkiye arasında yapılan görüşmeler ve yetkilerden alınan izinle manastır içerisinde bulunan kutsal eşyalar ve ikonalar Atina’daki Benaki Müzesi’ne getirilmiş. Daha sonraları Veria’da yeni bir Sümela Manastırı inşa edilerek Benakş Müzesindeki kutsal eşyalar yeni manastıra taşınmış.

Manastır duvarlarını süsleyen freskler

Sümela Manastırı Hikayesi

Manastır hakkında pek çok efsane var. Bunlardan en ilginci manastırın kurulma amacı ile ilgili olan hikaye. Efsaneye göre dünyanın farklı yerlerinde yaşayan ve birbirlerini hiç tanımayan iki keşiş rüyalarında, Aziz Luka‘nın ikonasının bir dağın içine girerek kaybolduğunu görürler. Hz. Meryem’in ” Bana burada bir ev yapın” dediğini duyarlar. Bunun üzerine keşişler yola düşerek rüyada gördükleri yeri bulmaya çalışırlar. Trabzon’a geldiklerinde tesadüfen karşılaşırlar ve birbirlerine gördükleri rüyadan bahsederler. İkonayı bulmak için Maçka’da bulunan Karadağ’a gelirler. Gece olunca uyuyan kesişler sabah uyandıklarında kendilerini bir mağaranın önünde bulurlar. Mağaraya girdiklerinde Aziz Luka’nın ikonuyla karşılaşırlar. Mağarayı kiliseye çevirirler ve hayatlarının sonuna kadar burada yaşarlar. Keşişlerin ölümümden sonra kilise, manastıra çevrilmiş.

Meryem Ana ve Hz. İsa freskleri

Sümela Manastırının İçi

Manastıra çıkabilmek için dolmuş ve minibüsler kullanılabiliyor. Dolmuşlar sizi merdivenlerin bulunduğu alana kadar getiriyor. Burada Aya Varvara Kilisesi var. Kiliseyi gezdikten sonra 350-400 metrelik dik merdivenleri çıkmak gerekiyor. Biraz zorlu bir tırmanıştan sonra manastırın olduğu alana ulaşıyorsunuz. Yalnız yaşlıların ve önemli rahatsızlıkları olanların bu dik merdivenlerden çıkarken kesinlikle dikkat etmeleri gerekir.

Manastırın içinde freskler önemli bir yere sahip. Bazıları sökülmüş olmasına rağmen geriye kalan pek çok göz alıcı fresk bulunuyor. Hz. Meryem’in, bebek İsa’yı kollarında tutuğu Aziz Luka’nın ikonası resmedilmiş. Manastırın güney duvarının yukarısında Hz. Meryem ve Hz. İsa’nın doğumu ve alt kısımda incilden resimler bulunuyor. Hz. Meryem‘in, bebek İsa’yı kollarında tutuğu Aziz Luka’nın ikonası resmedilmiş. Manastırın güney duvarının yukarısında Hz. Meryem ve Hz. İsa’nın doğumu ve alt kısımda incilden resimler bulunuyor.

18. yy yapıldığı düşünülen freskler

Hz. Adem ve Hz. Havva’nın yaradılışı, yasak elma yiyerek cennet kovulmalarını anlatan sahneler resmedilmiş. Hz. Meryemin ölümü, havariler,  Mikail ve Cebrail freskleri de manastırın duvarlarını süsleyen fresklerden bazıları.

Manastır farklı bölümlere ayrılmış 72 odadan oluşuyor. Ana kaya kilisesi, şapel, mutfak, öğrenci odaları, kütüphane, misafirhane ve ayazma olarak ayrılmış. Ana kaya kilisesi ve şapelin iç ve dış duvarları fresklerle kaplı. Bu freskler 18. yy yapılmaya başlanılmış ve 3 ayrı dönemin izlerini taşıyor.

2015 yılında yapılan restorasyon çalışmaları sırasında manastırın içinde daha önce keşfedilmemiş bazı gizli bölmeler bulunmuş. Duvarlarında  “Cennet ve Cehennem” fresklerinin yanı sıra Ölüm ve hayatı anlatan resimler yer alıyor.

Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından 4 yıl süren restorasyon çalışmaları sonucunda 1 Haziran 2020’de manastır yeniden ziyarete açıldı.

Manastırın içinde yer alan diğer freskler

Sümela Manastırı Nerede?

Sümela Manastırına Nasıl Gidilir? Yol Tarifi

Trabzon’un Maçka İlçesinde yer alan manastıra ulaşmak için birçok seçenek mevcut. Manastır Maçka’ya 18 km mesafede bulunuyor. Trabzondan hareket eden Maçka minübüslerine binerek bölgeye ulaşabilirsiniz. Manastıra çıkan yol oldukça virajlı ve dik olmasından dolayı minibüsle daha mantıklı olacaktır.

Özel aracınızla gitmek isterseniz de Trabzon’dan Maçka tabelalarını takip edin. 28 km sonra Maçka’ya ulaşacaksınız. Buradan da yine Sümela Manastırı tabelalarını takip ederek yaklaşık 16 km sonra manastırdasınız.

Hava yolu ile gelecekseniz, Trabzon Havalimanına geldikten sonra Maçka’ya hareket eden dolmuşlara binmelisiniz. Maçka merkezden indikten sonra manastıra giden minibüslere binerek ulaşım sağlayabilirsiniz.

Sümela Manastırı Giriş Ücreti 2023 (Güncel Fiyat)

Sümela Manastırı giriş ücret 115 TL. Manastırda Müze Kart geçerli.

Sümela Manastırı Ziyaret Saatleri

Her gün açık olan manastır 08:00 – 18:00 saatleri arası ziyarete açık. Gişe 18:30 da kapanıyor.

Sümela Manastırı İletişim Bilgileri & Adres

Adres: Altındere Mahallesi, Altındere Vadisi, 61750
E-mail:trabzonmuzesi@kultur.gov.tr
Tel 1: 04625311064